Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

RUHUMA GELEN MEKTUP

İnsan hayatının bir döneminde, çoğu zaman fark etmediği ya da geç fark ettiği uyarılar alır. Bu uyarılar, hayatın orta noktasında, Allah’ın adeta bir mektup gibi gönderdiği işaretlerdir. Bazen bir hastalık, bazen kayıp bir iş, bazen de içimizi burkan yalnızlık hallerinde kendini gösterir. Bunlar, sadece sıkıntı değil; aynı zamanda insanı kendine, Rabbine ve hayata yeniden çekmeye yarayan ilahi mesajlardır. Tasavvuf âlimleri, insanın içsel yolculuğunda bu işaretleri çok önemserler. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî bir şiirinde der ki: “Ayrılık acısı, kalbini temizler. Karanlık, yıldızları gösterir.” Yani her sıkıntı, insanın ruhunu aydınlatacak bir kapıdır. Hayatın orta kısmında, gençlik coşkusu ve tecrübe arasında kalmış insan, çoğu zaman Allah’ın mesajlarını gözden kaçırabilir. İşte tam bu noktada, mektup gibi gelen haller, ruhu uyandırır.Mesela, tasavvuf tarihinde ünlü bir âlim olan Ahmed er-Rifâî’nin hayatı bu konuda bize ışık tutar. Er-Rifâî, gençliğinde dünyaya karşı oldukça hevesli ve aktifti. Ancak bir dönem, hayatın orta noktasında derin bir yalnızlık ve manevi boşluk hissetti. Allah’ın ona gönderdiği “mektup”, maddi ve dünyevi başarıların geçici olduğunu fark ettiren içsel bir uyarıydı. Bu uyarıyı dikkate alarak, hayatını insanlara hizmet etmeye, sabır ve şükür üzerine kurdu. Onun manevi yükselişi, tam da bu ilahi uyarıları değerlendirmesi sayesinde oldu. Hayatın orta noktası, insan için bir dönüm noktasıdır. O noktada gelen her zor durum, her sıkıntı, her kayıp aslında bir mektup gibi düşünülmelidir. Allah, bize doğrudan hitap etmez belki, ama gelen haller, durumlar ve içsel rahatsızlıklar onun kelamını taşır. Bunları anlamak, hayatımızı daha bilinçli, ruhumuzu daha derin ve kalbimizi daha huzurlu kılar.Kişisel gelişim açısından da bu mektuplar önemlidir. İnsan, hayatın ortasında kendine dönüp sorular sormaya başlar: Ben kime hizmet ediyorum? Hayatımın anlamı nedir? Rabbime ne kadar yakınım? İşte bu sorgular, Allah’ın gönderdiği uyarıların ruhumuzda yarattığı yankılardır. Mevlâna, bunu “içimizdeki sessiz sesleri dinlemek” olarak tarif eder. Sessizlik, çoğu zaman hayatın gürültüsünde kaçırdığımız o mektubu duymamızı sağlar. Unutmamak gerekir ki, her zor dönem, bir ilahi hatırlatmadır. Hayatın orta noktası sadece bir kriz değil; aynı zamanda bir fırsattır. O fırsatı görebilen insan, hem kişisel olarak olgunlaşır hem de manevi dünyasında derinleşir. Bu mektuplar bazen küçük bir hastalıkta, bazen kaybedilen bir dostta, bazen de içimizi titreten bir yalnızlıkta gelir. Önemli olan, bunları fark etmek ve içsel derinliğiyle değerlendirmektir.Sonuç olarak, insanın hayatında orta yaş, bir uyanış mevsimidir. Allah’ın gönderdiği mektuplar, bizim için bir rehberdir. Tasavvuf âlimlerinin hayatları, bize bu mesajların değerini gösterir. Onlar, zor hallerini sadece bir sıkıntı olarak görmeyip, bir uyarı, bir rehber ve bir fırsat olarak kabul ettiler. Biz de kendi hayatımızda aynı gözle bakabiliriz: Gelen her zor durum, kayıp ve sıkıntı aslında ruhumuza yazılmış bir mektuptur. Ve bu mektupları okuyabilen insan, hem kendine hem de Rabbine daha yakın olur..
Ekleme Tarihi: 03 Kasım 2025 -Pazartesi

RUHUMA GELEN MEKTUP

İnsan hayatının bir döneminde, çoğu zaman fark etmediği ya da geç fark ettiği uyarılar alır. Bu uyarılar, hayatın orta noktasında, Allah’ın adeta bir mektup gibi gönderdiği işaretlerdir. Bazen bir hastalık, bazen kayıp bir iş, bazen de içimizi burkan yalnızlık hallerinde kendini gösterir. Bunlar, sadece sıkıntı değil; aynı zamanda insanı kendine, Rabbine ve hayata yeniden çekmeye yarayan ilahi mesajlardır.

Tasavvuf âlimleri, insanın içsel yolculuğunda bu işaretleri çok önemserler. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî bir şiirinde der ki: “Ayrılık acısı, kalbini temizler. Karanlık, yıldızları gösterir.” Yani her sıkıntı, insanın ruhunu aydınlatacak bir kapıdır. Hayatın orta kısmında, gençlik coşkusu ve tecrübe arasında kalmış insan, çoğu zaman Allah’ın mesajlarını gözden kaçırabilir. İşte tam bu noktada, mektup gibi gelen haller, ruhu uyandırır.Mesela, tasavvuf tarihinde ünlü bir âlim olan Ahmed er-Rifâî’nin hayatı bu konuda bize ışık tutar. Er-Rifâî, gençliğinde dünyaya karşı oldukça hevesli ve aktifti. Ancak bir dönem, hayatın orta noktasında derin bir yalnızlık ve manevi boşluk hissetti. Allah’ın ona gönderdiği “mektup”, maddi ve dünyevi başarıların geçici olduğunu fark ettiren içsel bir uyarıydı. Bu uyarıyı dikkate alarak, hayatını insanlara hizmet etmeye, sabır ve şükür üzerine kurdu. Onun manevi yükselişi, tam da bu ilahi uyarıları değerlendirmesi sayesinde oldu.

Hayatın orta noktası, insan için bir dönüm noktasıdır. O noktada gelen her zor durum, her sıkıntı, her kayıp aslında bir mektup gibi düşünülmelidir. Allah, bize doğrudan hitap etmez belki, ama gelen haller, durumlar ve içsel rahatsızlıklar onun kelamını taşır. Bunları anlamak, hayatımızı daha bilinçli, ruhumuzu daha derin ve kalbimizi daha huzurlu kılar.Kişisel gelişim açısından da bu mektuplar önemlidir. İnsan, hayatın ortasında kendine dönüp sorular sormaya başlar: Ben kime hizmet ediyorum? Hayatımın anlamı nedir? Rabbime ne kadar yakınım? İşte bu sorgular, Allah’ın gönderdiği uyarıların ruhumuzda yarattığı yankılardır. Mevlâna, bunu “içimizdeki sessiz sesleri dinlemek” olarak tarif eder. Sessizlik, çoğu zaman hayatın gürültüsünde kaçırdığımız o mektubu duymamızı sağlar.

Unutmamak gerekir ki, her zor dönem, bir ilahi hatırlatmadır. Hayatın orta noktası sadece bir kriz değil; aynı zamanda bir fırsattır. O fırsatı görebilen insan, hem kişisel olarak olgunlaşır hem de manevi dünyasında derinleşir. Bu mektuplar bazen küçük bir hastalıkta, bazen kaybedilen bir dostta, bazen de içimizi titreten bir yalnızlıkta gelir. Önemli olan, bunları fark etmek ve içsel derinliğiyle değerlendirmektir.Sonuç olarak, insanın hayatında orta yaş, bir uyanış mevsimidir. Allah’ın gönderdiği mektuplar, bizim için bir rehberdir. Tasavvuf âlimlerinin hayatları, bize bu mesajların değerini gösterir. Onlar, zor hallerini sadece bir sıkıntı olarak görmeyip, bir uyarı, bir rehber ve bir fırsat olarak kabul ettiler. Biz de kendi hayatımızda aynı gözle bakabiliriz: Gelen her zor durum, kayıp ve sıkıntı aslında ruhumuza yazılmış bir mektuptur.

Ve bu mektupları okuyabilen insan, hem kendine hem de Rabbine daha yakın olur..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

20
Ekim
14
Ekim
29
Eylül
21
Eylül
15
Eylül
08
Eylül
02
Eylül
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet dini chat plastik çember