Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

İKİ DÜNYA ARASINDA

Mevsimlerden yaz, aylardan Ağustos’tu. Sıcaktan her şeyin birbirine karıştığı, gece uyanık, gündüz uyur halde geçen, rehavet içinde birbirini kovalayan ama hiç bitmeyecekmiş hissi uyandıran bunaltıcı günler, ben farkında olmasam da hızla geçip gidiyordu. Verimsiz bir dönem geçirmenin de vermiş olduğu iç huzursuzluğu, gergin bir insan yapmıştı beni. Oysa ne kadar çok plan yapmıştım bu dönem için. Değerlendirip, fırsata çevirecektim, dışarı çıkılmayan bu sıcak havaları. Lakin öyle olmadı... Yemek, içmek, uyumak, telefonu bir dakika dahi yanımdan eksik etmemek ve TV izlemek arasında mekik dokuyan, sağlıklı beden ve sağlıksız ruh haliyle yaşayan insanlardan biriydim bende ve bu şekilde 2 ay daha devam etti yaşam şeklim ta ki değişmeyi dönüşüm olarak gördüğüm güne kadar... Gece saat 04.00. Beni yatağımdan sarsarak uyandıran bir şey var. Deprem! Hepimiz ayrı odalarda, birbirimize ulaşma gayreti gösterirken başaramıyor, bir adım dahi atamıyorduk. Bitmedi, sarsıntı bir türlü bitmiyordu. Ve sonrası çığlık, karanlık ve uyku... Yıkılmıştık hep birlikte. Ruhlarımız, bedenlerimiz, en kıymet verdiğimiz eşyalar, kırılınca annemin kıyameti kopardığı yemek takımı, kefen parası diye çekmeceye koyulan paralar, dolapta itinayla ütülenip asılmış kıyafetler, hiç elimizden düşmeyen cep telefonları ve her şey, bizimle birlikte yıkılmıştı. Geriye derin bir sessizlik kalmıştı. Uyandığım zaman depremin üzerinden 2 ay geçmiş, mevsim değişmiş, kar yağmış, babamın ağaran sakalları uzamış, annem zayıflamış, ninem, kardeşim ve ağabeyim de şiş gözleriyle bana bakıyor, şükür ve ağlamayla karışık bir sevinç yaşıyorlardı. Enkaz altında kalmıştık ama çok şükür ki hepimiz hayattaydık. İşte o gün, gözümü dünyaya açtığım o gün, ruhumu o enkaz altında bırakıp, bedenime yeni bir ruh giydirerek yeniden doğmuştum. Sadece düşünerek, geçen 7 günün ardından, yeni kendimle tanışıp, kaynaşıp, çevreye de tanıştırmak için harekete geçtim. Abdest alıp, en yakın camide kıldığım ikindi namazıyla ilk önce Rabbimle tanıştım. Dua ile daha derin özelliklerimi anlattım ve bu dönüşümü bana yaşattığı için şükrettim. Bana lazım olmayan ne varsa, o enkaz altında bıraktığım için, şanslı hissediyordum kendimi. Sonra mı? Sonrası, hidayet kapısını açan Rabbime tutunarak, adı ibadet, çalışma, okuma, azim, iyilik olan arkadaşlarımla yaşama, yeni dönüşümlere vesile olmak için de dualarıma tutunarak, nefes alıyor ve şükrediyorum. Depremi yaşayan tüm insanların, dualarımla ve gücümün yettiği her şeyle yanlarında olduğumu bilmelerini isterim. Sizi en emin olduğuma (c.c) emanet ediyorum..
Ekleme Tarihi: 07 Şubat 2023 - Salı

İKİ DÜNYA ARASINDA

Mevsimlerden yaz, aylardan Ağustos’tu. Sıcaktan her şeyin birbirine karıştığı, gece uyanık, gündüz uyur halde geçen, rehavet içinde birbirini kovalayan ama hiç bitmeyecekmiş hissi uyandıran bunaltıcı günler, ben farkında olmasam da hızla geçip gidiyordu.

Verimsiz bir dönem geçirmenin de vermiş olduğu iç huzursuzluğu, gergin bir insan yapmıştı beni. Oysa ne kadar çok plan yapmıştım bu dönem için. Değerlendirip, fırsata çevirecektim, dışarı çıkılmayan bu sıcak havaları. Lakin öyle olmadı... Yemek, içmek, uyumak, telefonu bir dakika dahi yanımdan eksik etmemek ve TV izlemek arasında mekik dokuyan, sağlıklı beden ve sağlıksız ruh haliyle yaşayan insanlardan biriydim bende ve bu şekilde 2 ay daha devam etti yaşam şeklim ta ki değişmeyi dönüşüm olarak gördüğüm güne kadar...

Gece saat 04.00. Beni yatağımdan sarsarak uyandıran bir şey var. Deprem! Hepimiz ayrı odalarda, birbirimize ulaşma gayreti gösterirken başaramıyor, bir adım dahi atamıyorduk. Bitmedi, sarsıntı bir türlü bitmiyordu. Ve sonrası çığlık, karanlık ve uyku...

Yıkılmıştık hep birlikte. Ruhlarımız, bedenlerimiz, en kıymet verdiğimiz eşyalar, kırılınca annemin kıyameti kopardığı yemek takımı, kefen parası diye çekmeceye koyulan paralar, dolapta itinayla ütülenip asılmış kıyafetler, hiç elimizden düşmeyen cep telefonları ve her şey, bizimle birlikte yıkılmıştı. Geriye derin bir sessizlik kalmıştı.

Uyandığım zaman depremin üzerinden 2 ay geçmiş, mevsim değişmiş, kar yağmış, babamın ağaran sakalları uzamış, annem zayıflamış, ninem, kardeşim ve ağabeyim de şiş gözleriyle bana bakıyor, şükür ve ağlamayla karışık bir sevinç yaşıyorlardı. Enkaz altında kalmıştık ama çok şükür ki hepimiz hayattaydık. İşte o gün, gözümü dünyaya açtığım o gün, ruhumu o enkaz altında bırakıp, bedenime yeni bir ruh giydirerek yeniden doğmuştum. Sadece düşünerek, geçen 7 günün ardından, yeni kendimle tanışıp, kaynaşıp, çevreye de tanıştırmak için harekete geçtim. Abdest alıp, en yakın camide kıldığım ikindi namazıyla ilk önce Rabbimle tanıştım. Dua ile daha derin özelliklerimi anlattım ve bu dönüşümü bana yaşattığı için şükrettim. Bana lazım olmayan ne varsa, o enkaz altında bıraktığım için, şanslı hissediyordum kendimi. Sonra mı? Sonrası, hidayet kapısını açan Rabbime tutunarak, adı ibadet, çalışma, okuma, azim, iyilik olan arkadaşlarımla yaşama, yeni dönüşümlere vesile olmak için de dualarıma tutunarak, nefes alıyor ve şükrediyorum.

Depremi yaşayan tüm insanların, dualarımla ve gücümün yettiği her şeyle yanlarında olduğumu bilmelerini isterim. Sizi en emin olduğuma (c.c) emanet ediyorum..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.