Bir anahtar var elimde, kale kapılarına sığan, karınca yuvasına kilit olan. Bir anahtar var elimde, zaman ve mekan ötesi mucizeleri çağıran. Bir anahtar var elimde, madde dünyasına kilit vurup, manevi dünyanın kapısını açan. Ve bir anahtar var elimde, avuçlarım dünya dolu dert iken onu benden alıp yerine huzur koyan.
Dua, bin bir kilitli kapının ardındaki huzura varmanın kılavuzu. Ortak bir lisanı yok, ama her dilde var. Avuçlarını göğe açtığın her an, içini dökebileceğin bir terapi. Yaradan ile olan iletişimin kapısı ve biz ellerimizi açtıkça her seferinde kapıyı çalıyoruz. Ne çalan şikayetçi bu kapıdan, ne de açan çünkü kapı Rabbimin kapısı. Kapıyı çalanın şikayeti yalnızca dertlerinden dolayıdır, dünde kalması gereken dertleri dünde bırakamamıştır çünkü. Omuzlarına ağır gelen bu dünya onu düşürmüş, kalkması için duasının elinden tutmuştur. "Ben kırık kalplerdeyim “diye kulunu yalnız bırakmayan Rabbine güvenen her insanın, dua defterine yazacak çok şeyi vardır.
Bugün hep birlikte Beraat Kandilini idrak ediyoruz. Dualarımız bugün, hiç olmadığı kadar yerine bulacak, avucumuzdan kuş olup uçarken, Rabbimizin izniyle cennete konacak. Bu sebeple kandilleri, dilefrûz olarak ilan etmek lazım gelir. Öyle olmasaydı, kandil bizleri ve dualarımızı aydınlatmaz, sıradanlaşan karanlık günlerin içinde bir ışık olmazdı. Karanlıkları aydınlatan tüm kandiller biz Müslümanların dilefrûzudur. Berat gecesi, sadece affa vesile değildir; aynı zamanda bir başlangıçtır. Yeni sayfalar açılır, niyetler tazelenir. İnsan, sevdiklerine daha sıkı sarılmayı, kalpleri onarmayı, kırılan gönülleri tamir etmeyi öğrenir. Ve bilir ki, bu gece yapılan her dua, rahmet kapısında yankılanır. Günah ne kadar büyük olursa olsun, af ondan daha büyüktür.Berat Kandili, karanlığın içinden yükselen bir kandil gibi; umut veren, gönülleri arındıran, bizi yarına daha temiz taşıyan ilahi bir ikramdır. Bu gece, kalplerimiz ışıldasın; dualarımız göğe, umutlarımız yarınlara ulaşsın.
Amin..