Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
güneş kursu 1 ay
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

MUAŞAKA

İnsan, çoğu zaman kalabalıklar içinde kaybolur; seslerin, yüzlerin ve zorunlu temasların arasında silikleşir. Herkes konuşur ama kimse duymaz. Herkes bakar ama çok azı görür. İşte tam da bu yüzden, karşılıklı gönül yakınlığı insan hayatındaki en nadir ve en kırılgan mucizedir. Çünkü bu yakınlık, gürültüden değil, sessizlikten doğar; iddiadan değil, içtenlikten beslenir. Gönül yakınlığı, iki insanın birbirine doğru yürümesi değildir aslında. Daha çok, iki ayrı dünyanın aynı anda durmayı öğrenmesidir. Kimse kimseye yetişmeye çalışmaz, kimse kimseyi dönüştürmez. Herkes olduğu yerde kalır ama aradaki mesafe anlamını yitirir. Bu, bir tür sessiz anlaşmadır; imzalanmaz, ilan edilmez, ama bozulması da kolay değildir.Bu yakınlıkta kelimeler ikinci plandadır. Hatta çoğu zaman fazlalıktır. Çünkü bazı duygular anlatıldığında eksilir. Bir bakış, bir duraksama, cümlenin yarım kalışı… Gönüller, tamamlanmamışlıkta birbirini bulur. İnsan, karşısındakiyle konuşurken değil; sustuğunda daha çok açılır. Çünkü gönül, aklın filtrelerinden geçmeden temas eder. Felsefe bize insanın anlam arayan bir varlık olduğunu söyler. Oysa gönül yakınlığı, anlam aramayı bırakma cesaretidir. “Neden böyle hissediyorum?” sorusu ortadan kalkar. His vardır ve bu yeterlidir. Heidegger’in “varlıkla temas” dediği şey, belki de en yalın hâliyle burada yaşanır: Olmak ve olduğu hâliyle kabul edilmek.Bu bağda ne ihtiyaç vardır ne de mecburiyet. Kimse kimsenin boşluğunu doldurmaz; çünkü boşluklar kutsaldır. İnsan, eksikliğini kapatmak için değil, bütünlüğünü paylaşmak için yaklaşır. İşte bu yüzden gerçek gönül yakınlığı bağımlılık yaratmaz; aksine insanı özgürleştirir. “Sensiz yapamam” cümlesi bu bağa ait değildir. Burada söylenen şudur: “Sen varken ben, kendime daha yakınım.” Zaman bu yakınlığı eskitemez. Günler suskunlukla geçebilir, aylar temas etmeden akabilir. Ama gönül, takvimle çalışmaz. Bir bağ kopuyorsa, zaten hiçbir zaman tam olarak var olmamıştır. Gerçek olan, araya giren mesafelere rağmen kendini hatırlatır. Bir şarkıda, bir cümlede, bazen de ansızın gelen bir sükûnette…Gönül yakınlığı gösterişten hoşlanmaz. Alkış istemez, tanık aramaz. Sosyal alanlarda sergilenen bağlar çoğu zaman kalabalık ister; oysa gönül yakınlığı tek kişilik bir evrendir. İki insan yeter. Fazlası gürültüdür. Bu yüzden en derin bağlar en az konuşulanlardır. Ve belki de bu yakınlığın en çarpıcı tarafı şudur: Kontrol edilemez. Planlanamaz. İstenerek var edilemez. Ne kadar doğru zaman, ne kadar doğru insan denirse densin, gönül kendi zamanını bilir. Geldiğinde insanı yumuşatır; geçip gittiğinde ise ardında bir ölçü bırakır. Artık hiçbir bağ eskisi kadar sıradan olmaz.Çünkü bir kez gerçek bir gönül yakınlığına dokunan insan, yüzeyde yaşamayı öğrenemez. Kalbi artık derinlik ister. Sessizlik ister. Hakikat ister. Ve belki de hayat boyunca aranan şey tam olarak budur: Biriyle değil, bir gönülle karşılaşmak. Öyleyse bir gönülle karşılaşmanız duasıyla..
Ekleme Tarihi: 30 Aralık 2025 -Salı

MUAŞAKA

İnsan, çoğu zaman kalabalıklar içinde kaybolur; seslerin, yüzlerin ve zorunlu temasların arasında silikleşir. Herkes konuşur ama kimse duymaz. Herkes bakar ama çok azı görür. İşte tam da bu yüzden, karşılıklı gönül yakınlığı insan hayatındaki en nadir ve en kırılgan mucizedir. Çünkü bu yakınlık, gürültüden değil, sessizlikten doğar; iddiadan değil, içtenlikten beslenir.

Gönül yakınlığı, iki insanın birbirine doğru yürümesi değildir aslında. Daha çok, iki ayrı dünyanın aynı anda durmayı öğrenmesidir. Kimse kimseye yetişmeye çalışmaz, kimse kimseyi dönüştürmez. Herkes olduğu yerde kalır ama aradaki mesafe anlamını yitirir. Bu, bir tür sessiz anlaşmadır; imzalanmaz, ilan edilmez, ama bozulması da kolay değildir.Bu yakınlıkta kelimeler ikinci plandadır. Hatta çoğu zaman fazlalıktır. Çünkü bazı duygular anlatıldığında eksilir. Bir bakış, bir duraksama, cümlenin yarım kalışı… Gönüller, tamamlanmamışlıkta birbirini bulur. İnsan, karşısındakiyle konuşurken değil; sustuğunda daha çok açılır. Çünkü gönül, aklın filtrelerinden geçmeden temas eder.

Felsefe bize insanın anlam arayan bir varlık olduğunu söyler. Oysa gönül yakınlığı, anlam aramayı bırakma cesaretidir. “Neden böyle hissediyorum?” sorusu ortadan kalkar. His vardır ve bu yeterlidir. Heidegger’in “varlıkla temas” dediği şey, belki de en yalın hâliyle burada yaşanır: Olmak ve olduğu hâliyle kabul edilmek.Bu bağda ne ihtiyaç vardır ne de mecburiyet. Kimse kimsenin boşluğunu doldurmaz; çünkü boşluklar kutsaldır. İnsan, eksikliğini kapatmak için değil, bütünlüğünü paylaşmak için yaklaşır. İşte bu yüzden gerçek gönül yakınlığı bağımlılık yaratmaz; aksine insanı özgürleştirir. “Sensiz yapamam” cümlesi bu bağa ait değildir. Burada söylenen şudur: “Sen varken ben, kendime daha yakınım.”

Zaman bu yakınlığı eskitemez. Günler suskunlukla geçebilir, aylar temas etmeden akabilir. Ama gönül, takvimle çalışmaz. Bir bağ kopuyorsa, zaten hiçbir zaman tam olarak var olmamıştır. Gerçek olan, araya giren mesafelere rağmen kendini hatırlatır. Bir şarkıda, bir cümlede, bazen de ansızın gelen bir sükûnette…Gönül yakınlığı gösterişten hoşlanmaz. Alkış istemez, tanık aramaz. Sosyal alanlarda sergilenen bağlar çoğu zaman kalabalık ister; oysa gönül yakınlığı tek kişilik bir evrendir. İki insan yeter. Fazlası gürültüdür. Bu yüzden en derin bağlar en az konuşulanlardır.

Ve belki de bu yakınlığın en çarpıcı tarafı şudur: Kontrol edilemez. Planlanamaz. İstenerek var edilemez. Ne kadar doğru zaman, ne kadar doğru insan denirse densin, gönül kendi zamanını bilir. Geldiğinde insanı yumuşatır; geçip gittiğinde ise ardında bir ölçü bırakır. Artık hiçbir bağ eskisi kadar sıradan olmaz.Çünkü bir kez gerçek bir gönül yakınlığına dokunan insan, yüzeyde yaşamayı öğrenemez. Kalbi artık derinlik ister. Sessizlik ister. Hakikat ister. Ve belki de hayat boyunca aranan şey tam olarak budur: Biriyle değil, bir gönülle karşılaşmak. Öyleyse bir gönülle karşılaşmanız duasıyla..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet dini chat plastik çember