Hayatın içinde kalbimizi kıran, yoran, hatta paramparça eden anlar olur. Bazen bir insanın dikkatsizce söylediği kelime, bazen de hiç beklemediğimiz bir kayıp, kalbin camını çatlatır. İnsan o anda hep aynı soruyu sorar: “Bu kırık nasıl onarılır?”Aslında cevabı düşündüğümüzden daha yakındır. Çünkü kalbi onaran şeyler, hayatın içindeki küçük ayrıntılarda saklıdır.
Mesela bir tebessüm… Kalabalık bir sokakta yürürken hiç tanımadığınız birinin size gülümsemesi, içinizde günlerdir biriken hüzne ince bir ışık yakabilir. Bir bakış, bir selam, küçücük bir nezaket… Kalp çoğu zaman pahalı sözlere değil, samimi küçük dokunuşlara ihtiyaç duyar.Bir başka onarıcı, dua’dır. İnsan gecenin sessizliğinde ellerini açıp içini Rabbine döktüğünde aslında kalbin yüklerini de bırakır. O an bilir ki, kendi gücünün yetmediği her şeyi Allah’a teslim etmiştir. Ve insan, güven duygusunun en derin haliyle tanışır. Çünkü Rabbine emanet edilen hiçbir dert sahipsiz kalmaz.
Doğanın da kalbi iyileştiren gizli bir dili vardır. Bir ağacın gölgesine oturup kuş seslerini dinlemek, dalgaların kıyıya vuruşunu seyretmek ya da toprağa çıplak ayak basmak… Bunlar insana şunu fısıldar: “Hayat akmaya devam ediyor, sen de bu akışın bir parçasısın.” Doğa, kalbin pasını siler, insana yeniden nefes aldırır.Kalbin onarımında dostların rolü de büyüktür. İnsanı dinleyen, yargılamadan anlayan bir dost, yaraların iyileşme sürecinde adeta bir pansuman gibidir. Çünkü paylaşmak, yükü hafifletir. Tek başına taşınması zor olan duygular, bir dostun omzuna yaslandığında daha katlanılır hale gelir.
Ve en önemlisi: Affetmek. İnsan bazen affetmeyi karşımızdakine lütuf sanır ama aslında affetmek kendi kalbine yapılan en büyük iyiliktir. Kırgınlıklar, kinler ve öfkeler kalbin etrafında ağır zincirler gibidir. Affettiğinizde o zincirler kırılır ve kalp yeniden ışıkla dolar.Kısacası kalbi onaran şeyler, büyük mucizeler değildir. Hayatın içinde gizlenmiş, çoğu zaman farkına bile varmadığımız küçük armağanlardır: Bir tebessüm, içten bir dua, doğanın dinginliği, samimi bir dost sohbeti, içten bir affediş…
Belki de mesele şudur: Kalbimizin kırıklarını başkalarından gizlemek yerine, onları onaracak küçük güzellikleri görmeye çalışmak. Çünkü kalp kırılır, evet; ama yeniden iyileşmeye de yaratılmıştır.