Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

İSÂR

İçindeki sen'lerden her gün ayrı bir sen ölüyorsa eğer ve içinde daha çoook sen varsa, bu yazıyı mutlaka okumalısın... İnsanın içindeki en değerli şey belki de başkası için hissedebildiği yürektir. Öyle bir zaman gelir ki kişi, kendi rahatını bir kenara koyar, bir başkasının yükünü omzuna alır. İşte bu erdemin adı îsâr’dır: Kendinden vazgeçerek başkasını öncelemek. Ne yazık ki, bugün bu kelime sadece kitapların tozlu sayfalarında yaşıyor gibi. Çünkü artık birçok insanın içi sertleşmiş, sesi kısılmış, yüreği taşlaşmış durumda. Eskiden insan, sokakta tanımadığı birinin gözünde hüzün görse içi sızlardı. Şimdi aynı gözlere bakarken sadece geçip gidiyor. Eskiden biri zor durumda mı, hemen eli uzanırdı. Şimdi "Benim başım yeterince dertte" diyerek yüzünü çeviriyor. Oysa bu insanlar hep buralardaydı, ama değiştiler. Değiştik. Ve belki en çok da yavaş yavaş içimizin taşlaşmasına göz yumduk. Taş kalpli olmak, birdenbire olmaz. Önce küçük kırgınlıklar başlar. Sonra güven kaybı. İnsan birine yardım eder, karşılık görmez. İkinci kez yapar, yine görmez. Bir noktada “Ben niye çabalıyorum?” diye sorar kendine. Cevap gelmez, ama kalbinde bir yer kapanmaya başlar. Sonra o kapanan yer bir daha açılmaz olur. İşte tam da burada durup düşünmeliyiz: İyilik, karşılık beklenerek yapılan bir şey midir? Değil elbette. Ama iyilik, sürekli karşılıksız kalınca da insan yorulur. Çünkü insan sadece akılla değil, duyguyla da hareket eder. İyiliğin yankısını duymak ister. Sessizlik içinde kalınca, zamanla kendini geri çeker. Toplumun içten içe taşlaşmasının sebebi budur. Herkes kendi yorgunluğunu gerekçe gösteriyor. Herkes kendi kırgınlığını zırh yapmış. Ve bu zırhlar arasında, hiçbir sıcaklık ulaşmıyor diğerine. Kimse kimseyi görmüyor, kimse kimseyi duymuyor. Ama şunu unutmamak gerekir: Taş ne kadar sert olursa olsun, yeterince ısı verilirse erimez ama yumuşar. Kalpler de öyledir. Bir gülümseme, bir teşekkür, bir "İyi ki varsın" bile bazen içimizde yıllardır kapalı duran bir kapıyı aralayabilir. Toplumun iyiliğe, merhamete, paylaşmaya yeniden ihtiyacı var. Çünkü iyilik sadece başkasına yapılan bir eylem değil; kişinin kendine hatırlattığı bir insaniyettir. Ve o insaniyeti kaybettiğimizde, geriye sadece taş yığınları kalır.
Ekleme Tarihi: 24 June 2025 - Tuesday

İSÂR

İçindeki sen'lerden her gün ayrı bir sen ölüyorsa eğer ve içinde daha çoook sen varsa, bu yazıyı mutlaka okumalısın...

İnsanın içindeki en değerli şey belki de başkası için hissedebildiği yürektir. Öyle bir zaman gelir ki kişi, kendi rahatını bir kenara koyar, bir başkasının yükünü omzuna alır. İşte bu erdemin adı îsâr’dır: Kendinden vazgeçerek başkasını öncelemek. Ne yazık ki, bugün bu kelime sadece kitapların tozlu sayfalarında yaşıyor gibi. Çünkü artık birçok insanın içi sertleşmiş, sesi kısılmış, yüreği taşlaşmış durumda. Eskiden insan, sokakta tanımadığı birinin gözünde hüzün görse içi sızlardı. Şimdi aynı gözlere bakarken sadece geçip gidiyor.

Eskiden biri zor durumda mı, hemen eli uzanırdı. Şimdi "Benim başım yeterince dertte" diyerek yüzünü çeviriyor. Oysa bu insanlar hep buralardaydı, ama değiştiler. Değiştik. Ve belki en çok da yavaş yavaş içimizin taşlaşmasına göz yumduk.

Taş kalpli olmak, birdenbire olmaz. Önce küçük kırgınlıklar başlar. Sonra güven kaybı. İnsan birine yardım eder, karşılık görmez. İkinci kez yapar, yine görmez. Bir noktada “Ben niye çabalıyorum?” diye sorar kendine. Cevap gelmez, ama kalbinde bir yer kapanmaya başlar. Sonra o kapanan yer bir daha açılmaz olur. İşte tam da burada durup düşünmeliyiz: İyilik, karşılık beklenerek yapılan bir şey midir? Değil elbette. Ama iyilik, sürekli karşılıksız kalınca da insan yorulur. Çünkü insan sadece akılla değil, duyguyla da hareket eder. İyiliğin yankısını duymak ister. Sessizlik içinde kalınca, zamanla kendini geri çeker. Toplumun içten içe taşlaşmasının sebebi budur. Herkes kendi yorgunluğunu gerekçe gösteriyor. Herkes kendi kırgınlığını zırh yapmış. Ve bu zırhlar arasında, hiçbir sıcaklık ulaşmıyor diğerine. Kimse kimseyi görmüyor, kimse kimseyi duymuyor.

Ama şunu unutmamak gerekir: Taş ne kadar sert olursa olsun, yeterince ısı verilirse erimez ama yumuşar. Kalpler de öyledir. Bir gülümseme, bir teşekkür, bir "İyi ki varsın" bile bazen içimizde yıllardır kapalı duran bir kapıyı aralayabilir. Toplumun iyiliğe, merhamete, paylaşmaya yeniden ihtiyacı var. Çünkü iyilik sadece başkasına yapılan bir eylem değil; kişinin kendine hatırlattığı bir insaniyettir. Ve o insaniyeti kaybettiğimizde, geriye sadece taş yığınları kalır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sevinç Çelik
(24.06.2025 23:26 - #657)
Çok beğendim maşallah kızıma seninle gurur duyuyorum bebeğim benim. Devamını bekliyoruz. Annen..!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat plastik çember