Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
güneş kursu 1 ay
Merve NAVRUZ
Köşe Yazarı
Merve NAVRUZ
 

GÖÇ HİKAYESİ

Göç bazen bir valize sığar, bazen bir ömre. Kimi zaman bir haritada çizilen oklarla anlatılır, kimi zaman bir annenin suskunluğunda, bir çocuğun yarım kalan cümlesinde saklanır. Göç, yalnızca bir yer değiştirme değildir; insanın kendini bir yerden söküp başka bir yere tutturma çabasıdır. Ve her tutunma, az da olsa bir kopuşu içinde taşır. İnsan neden göç eder? Daha iyi bir hayat için denir genelde. Güven için, ekmek için, umut için… Ama kimse “kalmak artık can yakıyor” demez yüksek sesle. O cümle içte kurulur. Bir sabah uyanırsın ve bulunduğun yer sana dar gelmeye başlar. Sokaklar aynı sokaklardır ama adımların ağırlaşır. Ev aynıdır ama nefesin eksilir. İşte o an başlar göç; henüz yola çıkmadan, zihnin çoktan eşyalarını toplamıştır.Göç edenin ilk bıraktığı şey eşyalar değildir. Önce alışkanlıklar kalır geride. Sonra yüzler… Her gün selam verilen bakkal, pencereden izlenen aynı akşamüstü, aynı saate kurulu hayat. Göç, insanın kendi geçmişiyle arasına mesafe koymasıdır. O mesafe bazen kilometrelerle ölçülür, bazen tek bir suskunlukla. Yeni yere varıldığında zaman tuhaf akar. Günler geçer ama sen geçemezsin. İnsan kalabalıkların içinde yalnız kalmayı öğrenir. Dil aynı olsa bile kelimeler yabancılaşır. Çünkü ses tonları değişmiştir, bakışlar farklıdır. Göç eden, önce dinlemeyi öğrenir. Sonra susmayı. En son da anlatmamayı. Her hikâye her yere sığmaz çünkü.Bir de görünmeyen göçler vardır. Aynı şehirde, aynı evde kalıp da insanlardan, hayallerinden, hatta kendinden göç edenler… Onların valizi yoktur ama yükleri ağırdır. Gözleri hep bir yerlere bakar ama nereye baktıklarını kendileri de bilmez. Bu da bir göçtür; içe doğru yapılan, sessiz ve derin. Göç hikâyeleri genelde başarıyla bitirilmek istenir. “Zorluklara rağmen başardı” cümlesi sevilir. Oysa çoğu göç hikâyesi bir eksilmeyle devam eder. İnsan bir şeyler kazanırken, başka şeyleri sessizce yitirir. Çocukluğun sokağı mesela… Artık hatırladıkça gerçek mi, hayal mi ayırt edilemez. Ya da bir aksan; yıllar geçtikçe kelimeler düzgünleşir ama kalp hep eski telaffuzuyla atar.Göç eden, geri dönmeyi hep bir ihtimal olarak taşır. Dönmese bile… O ihtimal, insana dayanma gücü verir. “Bir gün” diye başlayan cümleler bu yüzden hiç bitmez. Ama bazı dönüşler yalnızca mezarlıklara yapılır. Bazı evler kapılarını değil, yalnızca anılarını açar. Yine de göç yalnızca kayıp değildir. İnsan gittiği yerde yeniden kurulur. Kendine yeni pencereler açar. Başka gökyüzlerine bakmayı öğrenir. Ve bir gün fark eder ki, artık ne tamamen eskidedir ne de bütünüyle yenide. İki yer arasında bir yerde durur. Kökleri bir toprağa, dalları başka bir rüzgâra uzanmıştır.Belki de göç, insana şunu öğretir: Ev dediğimiz şey bir adres değil, bir histir. Ve insan bazen o hissi yanında taşımayı öğrenmek zorundadır.Her göç bir hikâyedir.Ama her hikâye anlatılamaz.Bazıları sadece yaşanır… Sessizce, derinlemesine ve ömür boyu. Vesselam..
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2025 -Pazartesi

GÖÇ HİKAYESİ

Göç bazen bir valize sığar, bazen bir ömre. Kimi zaman bir haritada çizilen oklarla anlatılır, kimi zaman bir annenin suskunluğunda, bir çocuğun yarım kalan cümlesinde saklanır. Göç, yalnızca bir yer değiştirme değildir; insanın kendini bir yerden söküp başka bir yere tutturma çabasıdır. Ve her tutunma, az da olsa bir kopuşu içinde taşır.

İnsan neden göç eder?

Daha iyi bir hayat için denir genelde. Güven için, ekmek için, umut için… Ama kimse “kalmak artık can yakıyor” demez yüksek sesle. O cümle içte kurulur. Bir sabah uyanırsın ve bulunduğun yer sana dar gelmeye başlar. Sokaklar aynı sokaklardır ama adımların ağırlaşır. Ev aynıdır ama nefesin eksilir. İşte o an başlar göç; henüz yola çıkmadan, zihnin çoktan eşyalarını toplamıştır.Göç edenin ilk bıraktığı şey eşyalar değildir. Önce alışkanlıklar kalır geride. Sonra yüzler… Her gün selam verilen bakkal, pencereden izlenen aynı akşamüstü, aynı saate kurulu hayat. Göç, insanın kendi geçmişiyle arasına mesafe koymasıdır. O mesafe bazen kilometrelerle ölçülür, bazen tek bir suskunlukla.

Yeni yere varıldığında zaman tuhaf akar. Günler geçer ama sen geçemezsin. İnsan kalabalıkların içinde yalnız kalmayı öğrenir. Dil aynı olsa bile kelimeler yabancılaşır. Çünkü ses tonları değişmiştir, bakışlar farklıdır. Göç eden, önce dinlemeyi öğrenir. Sonra susmayı. En son da anlatmamayı. Her hikâye her yere sığmaz çünkü.Bir de görünmeyen göçler vardır. Aynı şehirde, aynı evde kalıp da insanlardan, hayallerinden, hatta kendinden göç edenler… Onların valizi yoktur ama yükleri ağırdır. Gözleri hep bir yerlere bakar ama nereye baktıklarını kendileri de bilmez. Bu da bir göçtür; içe doğru yapılan, sessiz ve derin.

Göç hikâyeleri genelde başarıyla bitirilmek istenir. “Zorluklara rağmen başardı” cümlesi sevilir. Oysa çoğu göç hikâyesi bir eksilmeyle devam eder. İnsan bir şeyler kazanırken, başka şeyleri sessizce yitirir. Çocukluğun sokağı mesela… Artık hatırladıkça gerçek mi, hayal mi ayırt edilemez. Ya da bir aksan; yıllar geçtikçe kelimeler düzgünleşir ama kalp hep eski telaffuzuyla atar.Göç eden, geri dönmeyi hep bir ihtimal olarak taşır. Dönmese bile… O ihtimal, insana dayanma gücü verir. “Bir gün” diye başlayan cümleler bu yüzden hiç bitmez. Ama bazı dönüşler yalnızca mezarlıklara yapılır. Bazı evler kapılarını değil, yalnızca anılarını açar.

Yine de göç yalnızca kayıp değildir. İnsan gittiği yerde yeniden kurulur. Kendine yeni pencereler açar. Başka gökyüzlerine bakmayı öğrenir. Ve bir gün fark eder ki, artık ne tamamen eskidedir ne de bütünüyle yenide. İki yer arasında bir yerde durur. Kökleri bir toprağa, dalları başka bir rüzgâra uzanmıştır.Belki de göç, insana şunu öğretir:

Ev dediğimiz şey bir adres değil, bir histir. Ve insan bazen o hissi yanında taşımayı öğrenmek zorundadır.Her göç bir hikâyedir.Ama her hikâye anlatılamaz.Bazıları sadece yaşanır… Sessizce, derinlemesine ve ömür boyu.

Vesselam..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
mekan bizim almanya chat sohbet cinsel sohbet sohbet mobil sohbet dini chat plastik çember