Ezelden Ebede sonsuz bir döngüde,
TOHUM taşırken tüm hakikatini Öz’ün Özünde,
Toprağın altından, karanlıkların içinden çıkar yolculuğuna…
Çatlayan tohum, sıyrılır kabuğundan ve başlar açılmaya…
Bir yandan karanlıkta yol alırken en derinlere, Dip’lere iner, kök salar…
Bir yandan da tüm engellere rağmen ışığa yönelir ve yeryüzüne çıkar…
Fizik kanunlarına rağmen, yer çekimine ve üzerindeki onca ağır toprağa rağmen,
Başını dik tutar ve sağlam güçlü dik duruş halinde, çıkar Karanlıklar’dan Aydınlıklar’a…
Köklerini salarken toprağın derinlerine,
Duyulur içerden DAİMA İleriye…
Ve başını uzatırken Sema’ya,
Senlenilir derinden DAİMA Yukarıya…
Ve Karanlığın içinden çıkarken tevazu ile eğdiği başı Işığa yöneldikçe dimdik olur.
Gücünü Gönlün’den alanın halidir,
Öz’ündeki hakikati aşikar etmek üzere Tohumun filizlenmesi…
Ve Filiz;
F-igan
İ-çindeyken
L-al olmaktır,
İ-çten İçe
Z-arda!
Dertli inleyen tohumun engel tanımadan kavuşmasıdır ışığa!
İşte tüm bunlar için önce;
Derinden, En Derinden inanmak gerek!
Tohum’dan Filiz’e uzanan yolculukta,
Gönül vermektir esas olan sabırla,
Sürdürülebilir Bir Devamlılıkta…
Çünkü Nice vakitler,
Hiçbir şey olmuyor gibi görünse de yeryüzünde,
Şu görünen alemde,
Nice Kök salmalar içindedir TOHUM oysa,
Ses’sizce Toprağın altında,
Yol alırken Derinlere…
Filiz Işık’a,
Aşk’a Gönül verdikçe yükselir gökyüzüne,
Ve;
Yükseldikçe Dip’tedir
Köklenir En derinde…