Şöyle bir soruyla başlayalım bugünkü yazımıza;
İnsanın bir Payandası olmalı mıdır bu hayatta?
…
Payanda; mimaride, genel anlamıyla destek olan, yükü alan, güçlendiren yapı elemanlarına verilen isimdir.
Mimari stabiliteyi artırmak, yapıyı sağlamlaştırmak, güçlendirmek amacıyla kullanılırlar. Özellikle deprem, rüzgar gibi dış faktörlerin etkilerini azaltmak için yapılırlar.
Duvarlarda kullanılan payandalar ise, Duvarın çökmesini, devrilmesini veya sehim yapmasını, eğilmesini önlemek amacıyla inşa edilen, yanal kuvvetlere karşı direnç gösteren ögelerdir.
Düşey taşıyıcının yükünü azaltmak amacıyla beton, ahşap, taş gibi yapı malzemelerinden inşa edilen payandalar, duvarın bir cephesinde sıralı halde olabileceği gibi iki duvarın buluşma noktasında, köşelerde de bulunabilirler.
Ahşap yapım sisteminde ise eli böğründe veya göğüsleme olarak da karşımıza çıkarlar. Ve Payandalar genellikle yapının zayıf noktalarına destek için yerleştirilirler. Böylece yapının güvenli bir şekilde uzun ömürlü olmasına katkı sağlarlar.
…
Şimdi ilk başta sorduğumuz soruya tekrar geri dönersek,
Nasıl ki duvarlar, deprem, rüzgar dibi dış tesirlerin etkisinin azaltılması ve yıkılmadan ayakta kalması amacıyla payandalarla güçlendiriliyorsa,
İnsanın da temsili manada duvarı / kabuğu olan bedeninin, nice içsel depremlerden, fırtınalardan ve negatif dış tesirlerden etkilenmeden sapasağlam çıkması için payandalar ile güçlendirilmesi gerekir.
Peki neler olabilir bu payandalar?
…
Kötülüğe bulaşmadan, Karanlığa karışmadan ve tüm Rağmenlere rağmen karanlığın karşısında boyun eğmeden diz çökmeden, sapasağlam ayakta kalırken,
İyi insan olmak ve sürdürülebilir bir devamlılıkta tüm bu meşakkatli hallere gönül vermek için ;
Duvar misali, önce Beşer’liği bu uğurda sağlam güçlü dik duruş halinde tutmak gerekir!
Akıl oyunlarından ve insanı köle eden beyhude arzularından arınmış halde, gönül eşliğinde, pişmek süreçlerinde, istikamet üzere yürüyüşlerinde, ömre serpiştirilmiş yerleştirilmiş olanların nasipliğinde,
Nice gizli hazinelerinin her birinin kendi vakti zamanı geldiğinde tam da o AN’da hasıl olması içindir; Payandalar!
Ve Nitekim Kuran’da Kehf suresinde; babaları iyi bir insan olan iki yetim çocuğa ait hazinenin, onlar olgunluk çağına gelene kadar korunması amacıyla, hazinenin içinde yer aldığı yıkılmak üzere olan duvarın Musa’nın yanındaki vazifeli varlık tarafından hiç bir ücret almadan sağlamlaştırılması anlatılır.
Tıpkı burada olduğu üzere aslında derin manada,
İnsana emanet edilen kalbinin içinde sakladığı hazine sandığının,
İnsanın olgunluk çağına erişine kadar korunması amacıyla sağlam durması gereken duvarıdır bedeni!
Bu yüzden “önce bedene saygı” derler,
Gönül ehli insan-ı Kamiller…
Çünkü Gönül bir hazine sandığı,
İçindeki hazine ise Aşk’tır!
Bu nedenle insan, hazinesini karanlık zihniyetlerden vakit saat gelinceye kadar koruyacak olan duvarına, yani bedenine payandalar ile güçlendirme yapmalıdır.
Duvarların aşama aşama yıkılması süreçlerine değin, önce sağlam güçlü dik duruş halinde olan bir insan figürü oluşturmak gerekir Gönül’e yürümek üzere…
Çünkü Gönül ancak Güçlü bir bedenden aşikar olur,
Beşer’liksiz tüm kötülüklerden arınmış temizlenmiş saflaşmış sadeleşmiş bir bedenden…
Ve Payanda;
P-inhandır
A-şk;
Y-anarken
A-teşi,
N-arı’yla
D-enizin
A-ltında!
…
Çünkü Gizlidir Aşk!
Ve Yüzeyde ateş kıvılcımlar saçarken,
DİP’te ise harlı olandır!
Sahilde Ateşi gören,
Denizin dibindeki yangından bihaberdir!
Ve Dip’lerdeki o harlı ateşte yanıp küle dönen,
Anka misali yeniden doğar, bulutların üzerinde…