Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

ZORLAŞTIRMAYIN, KOLAYLAŞTIRIN!

Dünya okulunda her insan çeşitli sınavlara tabi tutulur. Bu sınavlarda hem kendine hem de çevresine zorlaştıran değil kolaylaştıran olmak önemlidir. Ve bir çok insan, zaman zaman zorluklar içerisinde, zaman zaman da kolaylıkla akıp gelen nice güzelliklerin içerisinde bulmuştur kendini. Aslında çoğu zaman zorluk sanılan şeyler, büyük bir kolaylığın da müjdecisi olurlar. Buna dair Kuran’da inşirah suresi 6. ayette, “Şüphesiz ki her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.” denilmektedir. Yine gündelik hayatın içinde “Her işte bir Hayır vardır” atasözünü de sıkça duyarız. … Bu konuya örnek olarak, Richard Carlson “Ufak Şeyleri Dert Etmeyin” adlı kitabında, kitaba da ismini veren hikâyesini şöyle anlatır; Yazarın çalışmış olduğu yayınevi, yeni basılacak olan kitabına, Ünlü bir başka yazarın tavsiye/destek yazısını eklemek ister. Bunun üzerine Richard, yazara bir mektup yazar. Ancak bir cevap alamaz. Demek ki ya istemedi ya da çok meşgul diye düşünerek yayınevine cevap gelmediğini bildirir. Aradan altı ay kadar geçtikten sonra, Richard kitabın baskısını aldığında, ünlü yazarın daha önceki kitabına verdiği destek yazısının, yayınevi tarafından aynen yeni kitabına da kopyalandığını görür. Çok şaşırır ve çok üzülür. Hemen ajansına yayın evini aratarak kitapların toplatılmasını talep eder. Ünlü yazara da olanları anlatan bir özür mektubu yazar. Kaygılı bir şekilde cevabın ne olacağını beklerken şöyle bir cevap gelir. “Richard, ahenk içinde yaşamanın iki kuralı vardır; 1-Ufak Şeyleri Dert Etme ve 2-Zaten hepsi de ufaktır. Birde alıntım kitapta kalsın, sevgiler. “ İçinde ne bir tehdit, ne bir öfke ne bir kırgınlık ne de bir ahlak dersi barındırmayan, ünlü yazarın bu nazik ve alçak gönüllü tavrı Richard’ı çok etkiler. Ve bu olay, hayatı akışına bırakmak ve hayatın getirdiklerine ılımlı yaklaşarak, ahenkle yaşamak gerektiğini anlatan, Richard Carlson’ın da en çok satan kitaplarından olan “Ufak Şeyleri Dert Etmeyin” adlı kitabını yazmasına vesile olur. … Tıpkı bu hikayede olduğu gibi, Ufak şeyleri dert etmemek gerekir, ki zaten dünyalık dertlerin hepsi de ufaktır… İnsan parçada ki olumsuzluğa takılı kalmak yerine, bütündeki hayrı görmeye odaklanırsa, zaten kendisi gelip geçici olan bu dünyada hiç bir sıkıntının kalıcı olamayacağını da idrak eder. Ve hatta öyle ki, İnsan pek çok kez, önceden üzüldüğü, kızdığı şeyler için, sonradan iyi ki de öyle olmuş derken bulur kendini… O halde, başımıza gelen olaylar da, “Elbet bunda da vardır bir hayır” diyerek, öfkelenen, üzülen ya da isyan eden olmak yerine, sakinliğini koruyan, yapıcı olan yani sorun çıkaran değil sorun çözen olmak, insana bilmediği pek çok hayır kapısının da açılmasını sağlar. İnsan kolaylaştıran, müjdeleyen, iyiliklere vesile olan oldukça, nice zorlukları kolaylıklara dönüşür ve iyilikler güzellikler onunla olur. Bu yüzden “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın." Ve Hz.Musa’nın duası gibi, (Ta-Ha Suresi 25 ve 26. ayet) “Rabbim! GÖNLÜM’e ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır.” diye temiz bir niyetle ve samimiyetle dua ederek, hem kendine, hem de tüm çevresine zorlaştıran değil, kolaylaştıran olarak huzur veren olmalıdır.  
Ekleme Tarihi: 08 Haziran 2023 - Perşembe

ZORLAŞTIRMAYIN, KOLAYLAŞTIRIN!

Dünya okulunda her insan çeşitli sınavlara tabi tutulur. Bu sınavlarda hem kendine hem de çevresine zorlaştıran değil kolaylaştıran olmak önemlidir. Ve bir çok insan, zaman zaman zorluklar içerisinde, zaman zaman da kolaylıkla akıp gelen nice güzelliklerin içerisinde bulmuştur kendini.
Aslında çoğu zaman zorluk sanılan şeyler, büyük bir kolaylığın da müjdecisi olurlar. Buna dair Kuran’da inşirah suresi 6. ayette, “Şüphesiz ki her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.” denilmektedir. Yine gündelik hayatın içinde “Her işte bir Hayır vardır” atasözünü de sıkça duyarız.
Bu konuya örnek olarak, Richard Carlson “Ufak Şeyleri Dert Etmeyin” adlı kitabında, kitaba da ismini veren hikâyesini şöyle anlatır;
Yazarın çalışmış olduğu yayınevi, yeni basılacak olan kitabına, Ünlü bir başka yazarın tavsiye/destek yazısını eklemek ister. Bunun üzerine Richard, yazara bir mektup yazar. Ancak bir cevap alamaz. Demek ki ya istemedi ya da çok meşgul diye düşünerek yayınevine cevap gelmediğini bildirir. Aradan altı ay kadar geçtikten sonra, Richard kitabın baskısını aldığında, ünlü yazarın daha önceki kitabına verdiği destek yazısının, yayınevi tarafından aynen yeni kitabına da kopyalandığını görür. Çok şaşırır ve çok üzülür. Hemen ajansına yayın evini aratarak kitapların toplatılmasını talep eder. Ünlü yazara da olanları anlatan bir özür mektubu yazar. Kaygılı bir şekilde cevabın ne olacağını beklerken şöyle bir cevap gelir.
“Richard, ahenk içinde yaşamanın iki kuralı vardır;
1-Ufak Şeyleri Dert Etme ve
2-Zaten hepsi de ufaktır.
Birde alıntım kitapta kalsın, sevgiler. “
İçinde ne bir tehdit, ne bir öfke ne bir kırgınlık ne de bir ahlak dersi barındırmayan, ünlü yazarın bu nazik ve alçak gönüllü tavrı Richard’ı çok etkiler. Ve bu olay, hayatı akışına bırakmak ve hayatın getirdiklerine ılımlı yaklaşarak, ahenkle yaşamak gerektiğini anlatan, Richard Carlson’ın da en çok satan kitaplarından olan “Ufak Şeyleri Dert Etmeyin” adlı kitabını yazmasına vesile olur.
Tıpkı bu hikayede olduğu gibi, Ufak şeyleri dert etmemek gerekir, ki zaten dünyalık dertlerin hepsi de ufaktır…
İnsan parçada ki olumsuzluğa takılı kalmak yerine, bütündeki hayrı görmeye odaklanırsa, zaten kendisi gelip geçici olan bu dünyada hiç bir sıkıntının kalıcı olamayacağını da idrak eder. Ve hatta öyle ki, İnsan pek çok kez, önceden üzüldüğü, kızdığı şeyler için, sonradan iyi ki de öyle olmuş derken bulur kendini…
O halde, başımıza gelen olaylar da, “Elbet bunda da vardır bir hayır” diyerek, öfkelenen, üzülen ya da isyan eden olmak yerine, sakinliğini koruyan, yapıcı olan yani sorun çıkaran değil sorun çözen olmak, insana bilmediği pek çok hayır kapısının da açılmasını sağlar.
İnsan kolaylaştıran, müjdeleyen, iyiliklere vesile olan oldukça, nice zorlukları kolaylıklara dönüşür ve iyilikler güzellikler onunla olur. Bu yüzden “Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın zorlaştırmayın."
Ve Hz.Musa’nın duası gibi, (Ta-Ha Suresi 25 ve 26. ayet) “Rabbim! GÖNLÜM’e ferahlık ver. İşimi bana kolaylaştır.” diye temiz bir niyetle ve samimiyetle dua ederek, hem kendine, hem de tüm çevresine zorlaştıran değil, kolaylaştıran olarak huzur veren olmalıdır.
 
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.