Kainatta hiçbir zerre yoktur ki bir an öncesi ile aynı kalsın…
Her şey Daimi bir devinim ve gelişim içindedir.
Ve;
Tekamül daima ileriye doğru olandır.
Kainatlar oluşurken, bir bebek büyürken, bir çiçek açarken yahut mevsimler bir biri ardına geçerken,
Görünenlerin çok ötesinde, Derinden hissedişlerde saklı olan nice yeni oluşlar vardır.
Ve değil mi ki O her An yeni bi Şen’dedir;
Öyleyse O’nun Öz’ünden bir Öz ile dünyaya gelen sen,
Neden kendini sabit düzenin ve sınırların içinde hapsedersin?
O, her an farklı bir uğraş ile capcanlı iken,
Neden aynıcılık ve tekrarcılık içinde, Keşfetmekten hissetmekten çok ötede,
Korkularla, kaygılarla yaşar-mış gibi harcarsın nefeslerini?
Sabit duruş noktalarından bakarak, aynı bakış açıları içinde kalarak mümkün mü başka manzara görmek, Yeni şeyler keşfetmek ve sınırsızlığı hissetmek?
Oysa kişi aynılığında ve değişmez zihniyette kaldıkça, tekrar eden bir eski geçmiş yaşatır kendine, gelecekte de…
SİTARTÜKA!
Süregelen sabit düzenin korunması durumu,
Değişmez sabitlik!
Ve bu hal içinde iken insan,
Kah atalardan böyle gördük diyerek ezbere yürünen çıkmaz sokaklarda kısır döngülerde dolanır durur beyhude,
Kah pişmanlık ateşi içinde, keşkelerle, “şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” diyerek hayıflanan ve “Biz kendimize zulm ettik” diyenlerden olur!
Oysa Sade’ce Dip’ten hissetmek üzere,
Gönül vermeli samimiyetle…