Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

PERDELER KALKTIKÇA, GÖLGELER YERİNİ HAKİKATLERE BIRAKIR…

Kişi gözleri perdeli olduğu vakitlerde, suretlere takılı kalır… Suretlerin ardındaKi, TekBir Yüce Kudretle meşgul olmak yerine, tıpkı gölge oyunu misali, perdeye yansıyan gölgelere aldanır. Kimi zaman köpek zanneder bir eli, kimi zamanda bir kuş… Gördüklerine kimi zaman sevinir, kimi zaman da yerinir… Oysa perdenin ardındaki el, hep aynı eldir… O eli görmeyende, gölgelerle suretlerle ilgilenir. İşte bu gölgeler, kimi zaman imtihanı sandığı yakınları olur, kimi zaman korkuları, kaygıları kimi zamanda boş kuruntuları yahut boş zanları… Ve bu gölgeler kah büyür, kah küçülür, kah bambaşka bir hale bürünür… Sebebi ise, Işığa olan yakınlığı yahut uzaklığı olur… … İşte bu misal İnsan, gözleri perdeli olduğu zamanlarında, hakikati kavrayamaz. Çünkü perdenin ardındakileri net olarak görüp seçemez. Tıpkı perdeleri kapalı olan bir eve bakmak gibidir ki; içeride gördüğü her şey, birer tahmin ve zandan öteye geçemez. Ancak insan ikilikten çıkıp BİR’liğe ulaştığında, tüm zanlar, kaygılar, kavgalar ve yorgunluklar uçup gider ki, yerini, suretlerin ardındaki O yüce Kudret’i hissederek Gönül eşliğinde, yaşamaya bırakır. Her zerrenin ardında olan, O yüceliği hissedene ise, Gönül ferahlığı ve huzur yaşatılır. Nitekim bu halde olan insan, kişilere olaylara takılmaz, bölmez ve ayırmaz, fitne fesat çıkarmaz. Sadece şükürle ve hürmetle O sonsuz birliğe şahidlik eder. … Lakin insan ham hallerde iken, yansıyan gölgelere, suretlere takılı kalır. O vakitlerde ise, hep kişilerle uğraşır. Kah eşi olur kafaya taktığı, kah kardeşi, kah anne babası, kah bir arkadaşı… Takıldıkları bazen öfke olur akar, bazen de gözyaşı… Nitekim, İnsan nefsini arındırıp temizlemedikçe, şeffaflaşıp, saflaşmadıkça, kirli camların yahut perdelerin ardından bakmak misali kirli ve kusurlu görmeye devam eder. Ve böylelikle, en çok da kendine zulm eder. Farkında olmasa da, Odun taşıdığı cehenneminde, ateşler içinde yanar da yanar… Hakikati kavrayamadığı için de, zanlarıyla ve zihin kalıplarıyla yaşamaktan kurtulamaz. Ancak insan ne vakit nefsinin ve aklının ayakkabılarını çıkararak Gönül eşliğinde, yalın ayak hissederek yaşamaya geçer, işte o vakit huzur O’na yaklaştırılır. Çünkü; PERDELER KALKTIKÇA, GÖLGELER YERİNİ HAKİKATLERE BIRAKIR…
Ekleme Tarihi: 04 Nisan 2024 - Perşembe

PERDELER KALKTIKÇA, GÖLGELER YERİNİ HAKİKATLERE BIRAKIR…

Kişi gözleri perdeli olduğu vakitlerde, suretlere takılı kalır…
Suretlerin ardındaKi, TekBir Yüce Kudretle meşgul olmak yerine, tıpkı gölge oyunu misali, perdeye yansıyan gölgelere aldanır. Kimi zaman köpek zanneder bir eli, kimi zamanda bir kuş…
Gördüklerine kimi zaman sevinir, kimi zaman da yerinir…
Oysa perdenin ardındaki el, hep aynı eldir…
O eli görmeyende, gölgelerle suretlerle ilgilenir.
İşte bu gölgeler, kimi zaman imtihanı sandığı yakınları olur, kimi zaman korkuları, kaygıları kimi zamanda boş kuruntuları yahut boş zanları…
Ve bu gölgeler kah büyür, kah küçülür, kah bambaşka bir hale bürünür…
Sebebi ise, Işığa olan yakınlığı yahut uzaklığı olur…
İşte bu misal İnsan, gözleri perdeli olduğu zamanlarında, hakikati kavrayamaz. Çünkü perdenin ardındakileri net olarak görüp seçemez. Tıpkı perdeleri kapalı olan bir eve bakmak gibidir ki; içeride gördüğü her şey, birer tahmin ve zandan öteye geçemez.
Ancak insan ikilikten çıkıp BİR’liğe ulaştığında, tüm zanlar, kaygılar, kavgalar ve yorgunluklar uçup gider ki, yerini, suretlerin ardındaki O yüce Kudret’i hissederek Gönül eşliğinde, yaşamaya bırakır.
Her zerrenin ardında olan, O yüceliği hissedene ise, Gönül ferahlığı ve huzur yaşatılır. Nitekim bu halde olan insan, kişilere olaylara takılmaz, bölmez ve ayırmaz, fitne fesat çıkarmaz. Sadece şükürle ve hürmetle O sonsuz birliğe şahidlik eder.
Lakin insan ham hallerde iken, yansıyan gölgelere, suretlere takılı kalır. O vakitlerde ise, hep kişilerle uğraşır. Kah eşi olur kafaya taktığı, kah kardeşi, kah anne babası, kah bir arkadaşı…
Takıldıkları bazen öfke olur akar, bazen de gözyaşı…
Nitekim, İnsan nefsini arındırıp temizlemedikçe, şeffaflaşıp, saflaşmadıkça, kirli camların yahut perdelerin ardından bakmak misali kirli ve kusurlu görmeye devam eder. Ve böylelikle, en çok da kendine zulm eder. Farkında olmasa da, Odun taşıdığı cehenneminde, ateşler içinde yanar da yanar…
Hakikati kavrayamadığı için de, zanlarıyla ve zihin kalıplarıyla yaşamaktan kurtulamaz. Ancak insan ne vakit nefsinin ve aklının ayakkabılarını çıkararak Gönül eşliğinde, yalın ayak hissederek yaşamaya geçer, işte o vakit huzur O’na yaklaştırılır.
Çünkü;
PERDELER KALKTIKÇA, GÖLGELER YERİNİ HAKİKATLERE BIRAKIR…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.