Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

KİM NEYE HİZMET EDİYOR KARIŞTI!

Yıllar önce, “modern” dünyanın insanları getirdiği hali gözlemleyen bir teyze, derin derin düşüncelere dalıp hüzünlü bir sesle şöyle demişti; “ Bizim zamanımızda eşyalar, evler bizlere hizmet için vardı… Şimdi bakıyorum da insanlar eşyaların, evlerin hizmetçisi, kölesi olmuş…” Ne kadar da derin bir gözlem aslında… Eskiden eşyalar, insanların ihtiyaçlarına göre, onların hayatlarını kolaylaştırmak için var olurken, şimdilerde tüketim çağının dayatması İle insanların çoğu harcamaları, aslında gerekli olmayan bir sürü şeyle dolu…Ve neticede insanların sırtına yük olan bu gereksiz tüketimler, insana hem maddi hem de manevi olarak yorgunluk verir. Mesela, pek çok insanın, kullanmadığı halde sürekli temizlemek zorunda kaldığı odaları, çocuklar girmesin diye kilit altına aldıkları salonları var. Oysa insan kendini rahat ve huzurlu hissettiği mekanlarda, “kendimi evimde gibi hissettim” der. Peki insan kendini, evinde rahat hissetmiyorsa, özgür değilse, eşyaların kölesi, hizmetçisi olmuşsa, oraya evi demek mümkün müdür? Yasaklar, sınırlar içinde büyüyen çocuklar, sağlıklı bir gelişim gösterebilir mi? Hep daha lüksünü almak için borçlananlar, geleceğini ipotek altına alanlar, aslında hiç yaşamadan yaşlanan gencecik hayatlar, özgür ve huzurlu olabilir mi? Gezmek, görmek, okumak, sanata, spora, kendine yatırım yapmak varken yahut ilime, bilime, iyiliğe, güzelliğe, paylaşmaya, insanlığa faydalı olmaya harcamak yerine, dişinden tırnağından artırıp kendini sıkarak sevdiklerinden kısarak, aslında ne kendine ne de çevresine hiç bir faydası olmayan tüketim zincirinin empoze ettikleri peşinde koşan insanlar, sahi ne için bunu yapıyorlar? Neticede ellerinde kalan, stresli, yorgun savaşçı modunda, umutsuzluk girdabında, hep şikayet ederek ya da tükenmişlik sendromuyla geçen hayatlar değil mi? Bu yüzden derler, İnsanoğlunun kendine ettiğini, kimse etmez! Çünkü insanoğlu kimi zaman arzularının, kimi zaman da korkularının esiri olarak, beyhude telaşlarla tüketir nefeslerini… Bir de, hani çok beğendiği halde bir türlü kullanmaya kıyamadığı, yemek takımları, kıyafetleri, odaları ve hep O özel An’lar için saklanan, sararıp solan eşyaları olanlar vardır. Sonra bir de bakar ki, aniden gelen O son nefes ile kıyamadığı için hiç kullanamadan öylece kalakalmış, uğrunda ömrünü harcadıkları… Sonra da denir ki; “Değdi mi şimdi?” Oysa “An bu An’dır”, “Dem bu Demdir.” Ne geçmiş ne de gelecek daha kıymetli değildir. Bu yüzden ertelemeden, An’ın hakkını vererek, her nefesi, son nefesi olabilir idrakiyle yaşamalı insan! Ve kendine gerekli olmayan, hakikatte omuzlarına yük olan her türkü tüketimden arınmalı! İster yedikleri olsun, ister giydikleri, ister eşyaları! Ev, araba, eşyalar yahut para mı insana hizmet ediyor? Yoksa insan mı evin, arabanın, eşyaların, makamların, ünvanların yahut paranın kölesi olmuş? Şimdi dönüp bir bakmalı, kim neye hizmet ediyor?
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2024 - Perşembe

KİM NEYE HİZMET EDİYOR KARIŞTI!

Yıllar önce, “modern” dünyanın insanları getirdiği hali gözlemleyen bir teyze, derin derin düşüncelere dalıp hüzünlü bir sesle şöyle demişti;
“ Bizim zamanımızda eşyalar, evler bizlere hizmet için vardı…
Şimdi bakıyorum da insanlar eşyaların, evlerin hizmetçisi, kölesi olmuş…”
Ne kadar da derin bir gözlem aslında…
Eskiden eşyalar, insanların ihtiyaçlarına göre, onların hayatlarını kolaylaştırmak için var olurken, şimdilerde tüketim çağının dayatması İle insanların çoğu harcamaları, aslında gerekli olmayan bir sürü şeyle dolu…Ve neticede insanların sırtına yük olan bu gereksiz tüketimler, insana hem maddi hem de manevi olarak yorgunluk verir.
Mesela, pek çok insanın, kullanmadığı halde sürekli temizlemek zorunda kaldığı odaları, çocuklar girmesin diye kilit altına aldıkları salonları var. Oysa insan kendini rahat ve huzurlu hissettiği mekanlarda, “kendimi evimde gibi hissettim” der. Peki insan kendini, evinde rahat hissetmiyorsa, özgür değilse, eşyaların kölesi, hizmetçisi olmuşsa, oraya evi demek mümkün müdür? Yasaklar, sınırlar içinde büyüyen çocuklar, sağlıklı bir gelişim gösterebilir mi?
Hep daha lüksünü almak için borçlananlar, geleceğini ipotek altına alanlar, aslında hiç yaşamadan yaşlanan gencecik hayatlar, özgür ve huzurlu olabilir mi?
Gezmek, görmek, okumak, sanata, spora, kendine yatırım yapmak varken yahut ilime, bilime, iyiliğe, güzelliğe, paylaşmaya, insanlığa faydalı olmaya harcamak yerine, dişinden tırnağından artırıp kendini sıkarak sevdiklerinden kısarak, aslında ne kendine ne de çevresine hiç bir faydası olmayan tüketim zincirinin empoze ettikleri peşinde koşan insanlar, sahi ne için bunu yapıyorlar?
Neticede ellerinde kalan, stresli, yorgun savaşçı modunda, umutsuzluk girdabında, hep şikayet ederek ya da tükenmişlik sendromuyla geçen hayatlar değil mi?
Bu yüzden derler, İnsanoğlunun kendine ettiğini, kimse etmez! Çünkü insanoğlu kimi zaman arzularının, kimi zaman da korkularının esiri olarak, beyhude telaşlarla tüketir nefeslerini…
Bir de, hani çok beğendiği halde bir türlü kullanmaya kıyamadığı, yemek takımları, kıyafetleri, odaları ve hep O özel An’lar için saklanan, sararıp solan eşyaları olanlar vardır. Sonra bir de bakar ki, aniden gelen O son nefes ile kıyamadığı için hiç kullanamadan öylece kalakalmış, uğrunda ömrünü harcadıkları…
Sonra da denir ki; “Değdi mi şimdi?”
Oysa “An bu An’dır”, “Dem bu Demdir.” Ne geçmiş ne de gelecek daha kıymetli değildir. Bu yüzden ertelemeden, An’ın hakkını vererek, her nefesi, son nefesi olabilir idrakiyle yaşamalı insan! Ve kendine gerekli olmayan, hakikatte omuzlarına yük olan her türkü tüketimden arınmalı! İster yedikleri olsun, ister giydikleri, ister eşyaları!
Ev, araba, eşyalar yahut para mı insana hizmet ediyor? Yoksa insan mı evin, arabanın, eşyaların, makamların, ünvanların yahut paranın kölesi olmuş?
Şimdi dönüp bir bakmalı, kim neye hizmet ediyor?
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.