Ağaçlar hem kalem olurlar, hem de kağıt…
Yani hem Yazan olurlar, hem de Yazılan…
Kaleme bakınca kağıdı,
Kağıda bakınca kalemi görenlerdir Sade’ce,
Ağacı derinden hissedenler…
Sana bakınca beni, bana bakınca seni hissedenlerin Biz’lendiği gibi…
Yahut;
Gönül’e dahil olanların,Aşk’a ait olmasıyla,
Sınırsız Gönül’de Sonsuz Aşk Olmak misali…
…
Hani O güzel türkü de diyor ya;
“Sen kalem ol ben de kağıt,
Yaz beni yarim yarim,
Çiz beni yarim yarim,
Çöz beni yarim yarim,
Ah beni beni…”
Ancak sevda ile düşülürmüş bu yollara,
Ve Hak peşinde koşan da, varamazmış Hakk’a!
Yunus Gönüller, peşi sıra dile gelirler;
“Biz gelmedik dava için,
Geldik sevda için…
Hakk’ın evi Gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldik”
…
Sen ben kavgalarıyla tükenirken ömürler,
Toprağın altında işte nicesi,
Biz olmadan geçip gidenler…
Senden öte, benden ziyade!
Kalemden öte, kağıttan ziyade!
Nefes almaktan öte, Nefes vermekten ziyade!
Biz Olmak!
Nefes Olmak!
Aşk Olmak!
İç içe geçmiş hallerde,
Biri alınan nefes olurken,
Diğeri verilen nefes Olmak,
Ve yaşamak!
Çünkü;
Aşk’tır Gönül’ü, Hem Yaşayan, Hem de Yaşatan!
Ve Gönül de uyumak istemez çünkü
Aşk’a der ki;
“Uyursam, Ölürsün!”