Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

DOKU UYUŞMASI MİSALİ, YAKIN HİSSEDERLER BİR/BİR’İNİ…

İnsan bazen birine, yeni tanışmış olmasına rağmen farklı bir yakınlık hisseder. Üstelik bu tanışma hali, illa bedenen de olmayabilir. Böyle durumlarda, “Sanki çok eskiden beri tanışıyormuşuz gibi kaynaşıverdik” derler. Hatta ne zamandır tanışıyorsunuz diye sorulsa, “ Sanki Kalu belâ’dan beri” yahut “ ezel aleminden” ya da “içerden tanışıyoruz” gibi deyimler kullanırlar, bu hali yaşayan insanlar… Nasıl olduğunu anlamadan, bir muhabbet başlar ki arada, sanki kırk yıldır tanışıyormuşçasına bir samimiyet olur. Hatta öyle ki, çoğu zaman daha soru dile düşmeden, cevapları gelir. Hani leb demeden leblebiyi anlamak denen hal yaşanır Bir’likte… Bu kişiler için kimi inanışlarda, birbirlerinin ruh ailesi olduğu söylenir, kimi inanışlarda geçmiş yaşamlardan tanışıldığı… Neticede, bir çok farklı inanışta, akımda, tanımların isimleri değişse de Öz’ünde aynı hali anlatırlar hepsi… Bu hal, tıpkı benzer hücrelerin bir araya gelerek dokuları, dokuların bir araya gelerek organları oluşturması misali, yek vücûd olan bu kainatta da, aynı organa ait olan benzer dokudaki insanlar arasında da bir uyum ve bir kaynaşma olur. Öyle ki “Alem’in içinde Adem, Adem’in içinde Alem” sözü üzerine tefekkür edip, kendine döndüğü zaman insan, vücudun çalışma sitemi karşısında da hayrete düşer. İnce ince işlenmiş, onca sistemin, her bir organın, çeşit çeşit hormonların, enzimlerin, sinirlerin ve nöronların muazzam işleyişindeki detaylara ve bu birliğe hayran kalır. Ve nasıl ki vücut içerisinde, hiç bir organın, gereksiz yahut önemsiz olmadığı gibi, bu Alem’de de, halk edilmiş olan her bir varlık, sistem içersinde farklı farklı dokularda ve yaratılışta yer alsa da, Bir’liğin içerisinde, O muazzam bütünlükte hepsi vazifelidir. Sistem içerisinde kendi gibi olamayanı dışlamak veya yok etmeye çalışmak, tıpkı göz yahut kalp hücrelerinin, “Aman ne pis organlar, bu bağırsaklar olmasınlar” demesi gibidir. Bu gözle bakarsa insan Alem’e ve her bir yaradılana, sitem içerisinde, her şeyin olması gerektiği gibi ve yerli yerinde olduğunu görür. Ve uzak da olsa fıtratına, saygı duyar ve iyi olmasını diler. Elbette, kalbe ait olan bir insan, kalbe ait olan bir başka insanla karşılaştığında, aralarında doku uyuşması olur ve aynı aileye ait olmak misali hemen kaynaşır. Netice de, ister size uzak olsun, ister yakın, tüm yaradılış bu muazzam sistem içerisinde gereklidir ve önemlidir. Dolaylısıyla, birinde yaşanan sevinç ya da hüzün, iyilik yahut kötülük bir şekilde tüm sistemi etkiler. Bu yüzden denmiştir tüm kainat görünmez iplerle birbirine bağlıdır diye...
Ekleme Tarihi: 06 Şubat 2024 - Salı

DOKU UYUŞMASI MİSALİ, YAKIN HİSSEDERLER BİR/BİR’İNİ…

İnsan bazen birine, yeni tanışmış olmasına rağmen farklı bir yakınlık hisseder. Üstelik bu tanışma hali, illa bedenen de olmayabilir. Böyle durumlarda, “Sanki çok eskiden beri tanışıyormuşuz gibi kaynaşıverdik” derler.
Hatta ne zamandır tanışıyorsunuz diye sorulsa, “ Sanki Kalu belâ’dan beri” yahut “ ezel aleminden” ya da “içerden tanışıyoruz” gibi deyimler kullanırlar, bu hali yaşayan insanlar…
Nasıl olduğunu anlamadan, bir muhabbet başlar ki arada, sanki kırk yıldır tanışıyormuşçasına bir samimiyet olur. Hatta öyle ki, çoğu zaman daha soru dile düşmeden, cevapları gelir. Hani leb demeden leblebiyi anlamak denen hal yaşanır Bir’likte…
Bu kişiler için kimi inanışlarda, birbirlerinin ruh ailesi olduğu söylenir, kimi inanışlarda geçmiş yaşamlardan tanışıldığı…
Neticede, bir çok farklı inanışta, akımda, tanımların isimleri değişse de Öz’ünde aynı hali anlatırlar hepsi…
Bu hal, tıpkı benzer hücrelerin bir araya gelerek dokuları, dokuların bir araya gelerek organları oluşturması misali, yek vücûd olan bu kainatta da, aynı organa ait olan benzer dokudaki insanlar arasında da bir uyum ve bir kaynaşma olur.
Öyle ki “Alem’in içinde Adem, Adem’in içinde Alem” sözü üzerine tefekkür edip, kendine döndüğü zaman insan, vücudun çalışma sitemi karşısında da hayrete düşer. İnce ince işlenmiş, onca sistemin, her bir organın, çeşit çeşit hormonların, enzimlerin, sinirlerin ve nöronların muazzam işleyişindeki detaylara ve bu birliğe hayran kalır.
Ve nasıl ki vücut içerisinde, hiç bir organın, gereksiz yahut önemsiz olmadığı gibi, bu Alem’de de, halk edilmiş olan her bir varlık, sistem içersinde farklı farklı dokularda ve yaratılışta yer alsa da, Bir’liğin içerisinde, O muazzam bütünlükte hepsi vazifelidir.
Sistem içerisinde kendi gibi olamayanı dışlamak veya yok etmeye çalışmak, tıpkı göz yahut kalp hücrelerinin, “Aman ne pis organlar, bu bağırsaklar olmasınlar” demesi gibidir. Bu gözle bakarsa insan Alem’e ve her bir yaradılana, sitem içerisinde, her şeyin olması gerektiği gibi ve yerli yerinde olduğunu görür. Ve uzak da olsa fıtratına, saygı duyar ve iyi olmasını diler. Elbette, kalbe ait olan bir insan, kalbe ait olan bir başka insanla karşılaştığında, aralarında doku uyuşması olur ve aynı aileye ait olmak misali hemen kaynaşır.
Netice de, ister size uzak olsun, ister yakın, tüm yaradılış bu muazzam sistem içerisinde gereklidir ve önemlidir. Dolaylısıyla, birinde yaşanan sevinç ya da hüzün, iyilik yahut kötülük bir şekilde tüm sistemi etkiler. Bu yüzden denmiştir tüm kainat görünmez iplerle birbirine bağlıdır diye...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.