İnsanlar, şu sıralarda sıcaktan şikâyetçi. Kimisi serinlemek için havuza, kimisi plajlara, kimisi mesire alanlarına, kimisi bahçesine, kimisi de klimalı evine atıyor kendini. Buz gibi lıkır lıkır içilen sular, yenen kesmece karpuzlar, bal gibi kavunlar, sade, kakao, ahududu, çilekli rengarenk dondurmalar, oooh ne güzel.!!!
Hadi yiyelim içelim? Ya Gazze ne olacak? İçecek suyu, yiyecek ekmeği dahi olmayan Gazze ne olacak? Her gün onlarca kişi açlıktan hayatını kaybederken tok karnına mışıl mışıl uyuyan bizim halimiz ne olacak? Hiçbir şey yokmuş gibi umursamaz tavırlarımız ne olacak? Birçoklarımızın gündem dahi etmediği Gazze ne olacak? Fütursuzca kaderine bıraktığımız Gazze ne olacak?
MÜSLÜMANIM DİYEN HERKES GAZZEDEN SORUMLU
Üzerine düşen görevi yerine getirmeyen herkes sorumlu. Maddi gücü olup yardım etmeyen sorumlu. Dualarında yer vermeyen sorumlu. Her gün haber yapmayan medya ve basın sorumlu. Manşetine taşımayan gazeteci sorumlu. Yazısına taşımayan yazar sorumlu. Sosyal medyasında gündem yapmayan her birey sorumlu. Mecliste dile getirmeyen bakan sorumlu. Kürsüsünde gündem yapmayan milletvekili sorumlu. Vaazında, dile getirmeyen İmam sorumlu. Nesillerine Gazze'yi anlatmayan öğretmen sorumlu. İla nihayet Gazze'ye can simidi olacak bir yardımda, bir hamlede bulunmayan devlet büyükleri ve devlet erkanı sorumlu...
KAFAMIZI İKİ ELİMİZİN ARASINI ALALIM DA BİR DÜŞÜNELİM
Allah aşkına 2 yıl oluyor. Bombalanmadık evde, mahalle de kalmadı. Hastaneler, postaneler bütün kurumlar, evler barklar, yollar sokaklar harabeye döndü. Taş üstünde taş, gövde üstünde baş kalmadı, kalan bir avuç Gazze halkı da açlığa mahkum edildi. Bir lokma alabilmek bir yudum su bulabilmek için yardım tırlarına gidenler kurşunlara diziliyor. Lütfen elimizi vicdanımıza koyalım bir düşünelim?
Hangi millet böyle bir acıya sabredebilir? 2 yıldır bu adamlar nerede banyo yapıyor? Kişisel vücut bakımlarını nasıl yapıyor? Yatacak yer yok, oturacak yer yok, onların bizim gibi mesire alanları, aqua parkları, 5 yıldızlı otellerle dolu plajlar yok... Üzerlerine giyecek elbiseleri yok. Yazın sıcak kışın soğuk... Ev yok Park yok. Okul yok. Eğitim öğretim bitti. Sokaklar kan gölüne döndü. Cenaze kaldırmaktan yoruldular. Yaralılarını taşıyacak ambulans yok. Hoş! Ambulans olsa ne olur hastane yok. Atlarla katırlarla şehit ve Yaralı taşıyorlar. Atılan kimyasal bombalarla sağlık diye bir şey kalmadı. Yaşayanlar bir deri bir kemik kaldı.
Bizim gibi sofralarında etli ekmek börek, tereyağlı çörek, ızgara bıçak arası, tavuk, et, but yok.
Bir parça kuru ekmek, bir avuç un bulan altın bulmuş gibi seviniyor. Ne malları, ne evleri, ne arabaları... Hiçbir şey kalmadı. Evlatlarını kaybettiler. Sevdiklerini kaybettiler. Buna rağmen Allah bize yeter diyorlar. Vay canına nasıl bir iman hakikaten anlamak çok zor?
Bizim gibi yazın yazlıkta kışın kışlıkta, aqua parklarda, plajlarda hayatını yaşayan, sofrasında kuş sütü eksik olmayan bir milletin idrak edemeyeceği bir boyut bu.
Uzatmayacağım; eğer Gazze düşerse İslam dünyasının şeref ve hasiyeti düşer. Bir avuç mücahit kıt imkânlarla, insan üstü tahammülle, kafir İsrail'e karşı 2 yıldır gece gündüz mücadele ediyor. Biz burada onları dert dahi edinemiyorsak, alçak İsrail'in mallarını boykot edemiyorsak, yazıklar olsun bizim Müslümanlığımıza yazıklar olsun bizim insanlığımıza.
Vesselam…
SON CÜMLEM: GAZZE BİR GÜN KURTULACAK LAKİN BİZ BU VEBALDEN NASIL KURTULACAĞIZ?
Hep birlikte tefekkür edelim. Allah’a emanet olun…