Allah-ü Azimüşşan insan-ı kamili yaratmadan önce maddeyi yaratmıştır. Nedeni ise insan maddeden üstündür. Madde insanın hizmetine verilmiştir. İnsan, maddenin_ günümüz tabiriyle_ malın mülkün, emperyalin amiridir. Madde insana hükmedemez. İnsan maddeye hükmeder.
Madde insana hüküm ederse sonuç facia olur. Bu evrende ona lazım olacak her şey düşünülmüş, her şey bol bol yaratılmış, yerin altına, üstüne, gökyüzüne yerleştirilmiştir. Örneğin; demirden, çinkodan, bakırdan, alüminyuma kadar, Bor madeninden altın ve gümüşe kadar kadar sayısızca madenler insanoğlu için yaratılmıştır. Evrendeki her madde insanoğlunun hizmetine verildiyse insanoğlu nasıl hareket etmeli?
SAÇIP SAVURANLAR ŞEYTANIN KARDEŞİDİR
"Akrabaya, düşküne ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür." (İsra suresi 27 ayet) günümüz modern insanına, iktisadi anlamda, içtimai hayatta, ekonomik hayatta yön verecek bir ayet. Mükemmel bir bakış açısı. Yani harcama gerektiği yerde ve gerektiği zamanda olmalı. Tam yerinde olmalı. Hedefini bulmalı. Bunun dışındaki harcamalar israftır. O da şeytanın işidir. Rabbine karşı en nankör kişi ise şeytandır. Zira o her konuda haddi aşmıştır.
İSRAF HARAM İSE...
O Vakit biz Müslümanların hali ne olacak. Gavur dediğimiz Avrupalılar, yani Haçlılar, bizim kadar israf etmiyor inanın...
Örneğin; Türkiye su zengini ülke olmamasına rağmen dünyada su tüketiminde 9. sırada yer alıyoruz. Tabii normal... Öyle takıntılı halkımız var ki günlük araba yıkıyor. İki ton suyla yıkıyor. Vahşi sulama ile yapılan tarımı, otellerde jakuzi partilerindeki su israfını, evlerdeki su israfını yazmıyorum. Sadece suda mı? Hayır! Elektronik eşyadan tutun, otomobillere kadar israfın zirvesindeyiz... Evimizde elektronik eşya çöplüğü oluştu. Bir tanesi kırıldı diye takımı yenileyen takıntılı hanımlardan, bir giydiğini bir daha giymeyen lüks ve sosyete hayranı hanımefendilere varıncaya kadar nice israf! . Trafikte arabadan fazla elektrikli araçlar yerini aldı. Kişi başına Konya'da 10 bisiklet düşüyor. Apartmanların depoları, garajlarımız, ikinci el eşya satanlardan daha zengin. Onları da ne satarız ne kullanırız. Yıllarca orada bekler durur. Bu ekonomik bir kayıptır. Çünkü Türkiye ekonomisi ağırlıklı olarak dışarıya bağlıdır. Tabii bizim gibi israf edenler olunca elbette dışarıya bağlı olmak zorundasınız. Altyapısı olmadığı için geri dönüştüremediğimiz ekonomiden kaybımız yüzde 10... o ayrı bir dert...
Türkiye' ithalatta dünya sıralamasında 18 sırada, ihracatta ise 29 sırada yer alıyor. Dünyanın neresinde, hangi ülke olursa olsun ithalatı ihracatından fazlaysa o ülkenin ekonomik refah düzeyi bozuktur. Çünkü siz sattığınızdan fazla alıyorsunuz. Daha çok tüketiyorsunuz demektir.
Aman şu markete indirim gelmiş... Sabah namazında adam kapısında bekliyor. Bir düşünün evlerimizde kaç tane ütü var, kaç tane elektrik süpürgesi var, kaç tane mikser, robot var... Kaç tane televizyon, kaç kaç tane bilgisayar, kaç tane tablet,kaç tane notebook, mikrodalga fırınlar, fritözler, Ocaklı fırınlar, saç kurutma aletleri, saç düzleştiriciler, çamaşır kurutma makineleri...Bu arada masaj aletleri, O da o da gezen, programlanabilen süpürge robotlar, yok buharlı makineler, akıllı koltuklar, akıllı yastıklar, akıllı telefonlar, akıllı masalar, yumurta pişirme makineleri, elektrikli tavalar elektrikli düdüklü tencereler, elektrikli davul fırınlar, tost makineleri, hamur karma aletleri, çay kahve pişirme makineleri, et kıyma salça çıkarma makineleri,... Vallahi başım döndü. Bu ne yavv! daha binlercesi. Biz ne teknolojiye karşıyız ne bunları kullanmaya. Ama gerekli gereksiz her tarafımız aletlerle doldu. Bunlar hayatı kolaylaştırmak yerine inanın daha fazla zorlaştırıyor farkında değiliz. . Hepsi bir külfet ayrı bir masraf. Bu saydıklarımız elektronik sektörde... Daha giyim sektöründeki israfa, yeme içmedeki israfa, oturduğumuz evlerdeki israfa, mobilyalardaki israfa, ayakkabı israfına, tatil adı altındaki çılgın israflarımıza daha değinemedik. Eee sonra kalkıyoruz diyoruz ki bu ülkenin ekonomisi bozuk. Yetkililerin suçu vardır, yönetenlerin suçu vardır, yanlış politika kaynaklı yanlışlar vardır katılıyorum. Ama suç Sadece onların mı?
Unutmayın lütfen! Hoyratça tüketen toplumlar, alışveriş çılgınlığına gömülmüş toplumlar, ekonomik buhranlardan, psikolojik travmalardan, sosyolojik patlamalardan, kurtulamazlar. Böyle materyal çöplüğüne dönmüş evlerde huzur aranmaz...
Allah israf ederek haddi aşan bahtsızlardan etmesin...


