Fatih GÖKSEL
Köşe Yazarı
Fatih GÖKSEL
 

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI MI YOKSA MEMUR BAYRAMI MI ?

Dünyamızda ve ülkemizde anlaşılması zor meselelerden birisi de bu olsa gerek. Ne gariptir ki işçi Bayramı adı altında memur dinlenip mesai alırken işçi çalışmaya devam ediyor. Buna da 1 Mayıs işçi Bayramı deniyor. Bilmiyorum ,gülelim mi ağlayalım mı?  Söylemeden geçmeyelim Müslümanın iki Bayramı vardır birisi Ramazan diğeri i kurbandır. İşçi haklarını savunmak işçilerin mesailerini düzenlemek iş gücünün ve işçi gücünün önemini uluslararası platformda duyurmaktır aslında işçi Bayramı'nın amacı. Serüveni 1886 Amerika chicago'daki işçilerin mesailerinin 8 saate düşürülmesi ile başlar. Tüm dünyaya yayılır. Sovyetlerle sıkı işbirliği içerisinde olan 1923'lerin türkiye'si sovyetlerin baskısıyla işçi Bayramı'nın kutlanmasına karar verir. Osmanlı döneminde 1911 12 yıllarında da kutlandığı söylenir. Tabii o yıllar Osmanlı'nın parçalandığı yıllar. 1923 1 mayıs'tan itibaren Türkiye'de resmi olarak tanınmış ve kutlanmaya başlanmış.  BAYRAM MI SAVAŞ MI ? Her neyse tarihçesi böyle. Madem işçilerin Bayram etmesi gerekiyor Bu kavga, bu çatışma bu kaos niye ? Polisle çatışma niye ? Devlet malına zarar vermek niye? Sokaklarda holiganlık yapmak niye ? Savaşa gelir gibi elindeki sopalarla emniyet güçlerine başkaldırmak niye ? Hele hele tarihe kanlı bir Mayıs olarak geçen 1977 yılında 34 kişinin hayatını kaybettiği 130'dan fazla kişinin yaralandığı bir Mayıs kanlı işçi Bayramı'nın yeri olan Taksim dayatması niye ? Adamlar ellerinde sopalarla gelmiş. Taşlarla gelmiş. Adama sormazlar mı savaşa mı geldin bayrama mı geldin?  Sonra kalkıp malum medyamız polis orantısız güç kullandı diye felaket tellallığı yapar.Polis vatandaşına biber gazı sıktı diye Amerika'ya Avrupa'ya şikayet eder.. Ah garip ülkem ah. Bozuk tüzük kanunlarla yönetildiğimiz için maalesef mazlumların hakkını savunamadığımız gibi zalimin karşısında da bir türlü dik duramıyoruz. Dünyaya demokrasi dersi veren başta emperyal abd olmak üzere, İsrail ve Avrupa ülkelerinin gösterilerde polisin müdahalesini hep birlikte görüyoruz. Şu an ABD'nin Kolombiya, Oxford ,harward üniversitelerinde Gazze için gösteri yapan kişilerin gözaltına alınışını özellikle kadınlara ve kızlara sert müdahelesi gözlerden kaçmıyor.  Bu içimizdeki istemezyukçular ,sözde demokratlar ,sözde cumhuriyetçiler sözde vatanseverler kalkıp da bir kelam etmiyor. Biz biliyoruz ki ülkemizdeki her kanlı eylemin ya da sözde mitinglerin arkasında mutlaka bir dış mihrak müdahalesi vardır. Uluslararası baronlar içeriden buldukları maşonları bu emeller için kullanıyorlar.  Örneğin gezi olaylarının maliyeti 289 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Ne büyük bir rakam. Mesele neydi ?  gezi parkı'ndaki 4 ağacın sökülmesiydi. Tabii zahiren böyleydi. İşin arka yüzünde uluslararası katillerin İslam ülkelerindeki siyasi olaylara dolaylı müdahil olması. Bu tür gösterilere baktığımızda hep mazlumlar joplanıp onlar eziliyor. PKK TKP TİP dev sol gibi isimler altında Türkiye'nin huzurunu bozmak fitne fesat çıkarmak böylelikle kitleleri yönetmek...Türkiye en az 60 yıldır Bu huzur bozanlarla uğraşıyor.  28 ŞUBAT'IN JOPUN'U UNUTMADIK. 28 Şubat 98'de başörtü olaylarının patlak verdiği dönemde, Konya Alaaddin civarında başörtülüleri savunmak üzere toplandığımızda çevik kuvvetin set müdahalesine maruz kalmıştık. Vurduğunu düşür,üyor vatandaşı sert müdahalelerle gözaltı alıyorlardı.. Ve biber gazını da ihmal etmiyorlardı. Bizler böyle bir müdaheleye ne taş attık, ne devlete küfür ettik ,ne emniyet güçlerine zarar verdik ,ne  de çevreyee zarar verdik. Sadece hak olan davayı savunduk. Türkiye'de sağ sol ayrımı yapmaktan iğreniyorum. Müslümanım diyen bir ülkenin sağcısı solcusu olmaz. Ama maalesef böyle bir isim konulmuş. Bu isim üzerinden gidecek olursak Türkiye'de bütün kanlı eylemlerin arkasında ,iç çatışmanın, fitnenin, huzur bozmanın arkasında nedense hep sol mihraklar ve sol örgütler var sözde sol partililer var.  Umarım Aziz milletimiz böyle işbirlikçilerin galeyanı na gelmez.  İşçinin alnının terinin kurumadan ücretinin verildiği bir Türkiye'de yaşamak temennisiyle  Selamlar...
Ekleme Tarihi: 02 Mayıs 2024 - Perşembe

1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI MI YOKSA MEMUR BAYRAMI MI ?

Dünyamızda ve ülkemizde anlaşılması zor meselelerden birisi de bu olsa gerek. Ne gariptir ki işçi Bayramı adı altında memur dinlenip mesai alırken işçi çalışmaya devam ediyor. Buna da 1 Mayıs işçi Bayramı deniyor. Bilmiyorum ,gülelim mi ağlayalım mı? 
Söylemeden geçmeyelim Müslümanın iki Bayramı vardır birisi Ramazan diğeri i kurbandır.
İşçi haklarını savunmak işçilerin mesailerini düzenlemek iş gücünün ve işçi gücünün önemini uluslararası platformda duyurmaktır aslında işçi Bayramı'nın amacı. Serüveni 1886 Amerika chicago'daki işçilerin mesailerinin 8 saate düşürülmesi ile başlar. Tüm dünyaya yayılır. Sovyetlerle sıkı işbirliği içerisinde olan 1923'lerin türkiye'si sovyetlerin baskısıyla işçi Bayramı'nın kutlanmasına karar verir. Osmanlı döneminde 1911 12 yıllarında da kutlandığı söylenir. Tabii o yıllar Osmanlı'nın parçalandığı yıllar. 1923 1 mayıs'tan itibaren Türkiye'de resmi olarak tanınmış ve kutlanmaya başlanmış. 


BAYRAM MI SAVAŞ MI ?
Her neyse tarihçesi böyle. Madem işçilerin Bayram etmesi gerekiyor Bu kavga, bu çatışma bu kaos niye ? Polisle çatışma niye ? Devlet malına zarar vermek niye? Sokaklarda holiganlık yapmak niye ? Savaşa gelir gibi elindeki sopalarla emniyet güçlerine başkaldırmak niye ? Hele hele tarihe kanlı bir Mayıs olarak geçen 1977 yılında 34 kişinin hayatını kaybettiği 130'dan fazla kişinin yaralandığı bir Mayıs kanlı işçi Bayramı'nın yeri olan Taksim dayatması niye ?
Adamlar ellerinde sopalarla gelmiş. Taşlarla gelmiş. Adama sormazlar mı savaşa mı geldin bayrama mı geldin? 
Sonra kalkıp malum medyamız polis orantısız güç kullandı diye felaket tellallığı yapar.Polis vatandaşına biber gazı sıktı diye Amerika'ya Avrupa'ya şikayet eder.. Ah garip ülkem ah. Bozuk tüzük kanunlarla yönetildiğimiz için maalesef mazlumların hakkını savunamadığımız gibi zalimin karşısında da bir türlü dik duramıyoruz. Dünyaya demokrasi dersi veren başta emperyal abd olmak üzere, İsrail ve Avrupa ülkelerinin gösterilerde polisin müdahalesini hep birlikte görüyoruz. Şu an ABD'nin Kolombiya, Oxford ,harward üniversitelerinde Gazze için gösteri yapan kişilerin gözaltına alınışını özellikle kadınlara ve kızlara sert müdahelesi gözlerden kaçmıyor. 
Bu içimizdeki istemezyukçular ,sözde demokratlar ,sözde cumhuriyetçiler sözde vatanseverler kalkıp da bir kelam etmiyor. Biz biliyoruz ki ülkemizdeki her kanlı eylemin ya da sözde mitinglerin arkasında mutlaka bir dış mihrak müdahalesi vardır. Uluslararası baronlar içeriden buldukları maşonları bu emeller için kullanıyorlar. 
Örneğin gezi olaylarının maliyeti 289 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Ne büyük bir rakam. Mesele neydi ?  gezi parkı'ndaki 4 ağacın sökülmesiydi. Tabii zahiren böyleydi. İşin arka yüzünde uluslararası katillerin İslam ülkelerindeki siyasi olaylara dolaylı müdahil olması. Bu tür gösterilere baktığımızda hep mazlumlar joplanıp onlar eziliyor. PKK TKP TİP dev sol gibi isimler altında Türkiye'nin huzurunu bozmak fitne fesat çıkarmak böylelikle kitleleri yönetmek...Türkiye en az 60 yıldır Bu huzur bozanlarla uğraşıyor. 


28 ŞUBAT'IN JOPUN'U UNUTMADIK.
28 Şubat 98'de başörtü olaylarının patlak verdiği dönemde, Konya Alaaddin civarında başörtülüleri savunmak üzere toplandığımızda çevik kuvvetin set müdahalesine maruz kalmıştık. Vurduğunu düşür,üyor vatandaşı sert müdahalelerle gözaltı alıyorlardı.. Ve biber gazını da ihmal etmiyorlardı. Bizler böyle bir müdaheleye ne taş attık, ne devlete küfür ettik ,ne emniyet güçlerine zarar verdik ,ne  de çevreyee zarar verdik. Sadece hak olan davayı savunduk. Türkiye'de sağ sol ayrımı yapmaktan iğreniyorum. Müslümanım diyen bir ülkenin sağcısı solcusu olmaz. Ama maalesef böyle bir isim konulmuş. Bu isim üzerinden gidecek olursak Türkiye'de bütün kanlı eylemlerin arkasında ,iç çatışmanın, fitnenin, huzur bozmanın arkasında nedense hep sol mihraklar ve sol örgütler var sözde sol partililer var. 
Umarım Aziz milletimiz böyle işbirlikçilerin galeyanı na gelmez. 
İşçinin alnının terinin kurumadan ücretinin verildiği bir Türkiye'de yaşamak temennisiyle 
Selamlar...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.