Bu dünyada herkesin bir bakış açısı, bir sevdası var.
Kim neye sevdalanmışsa dünyaya o gözle bakar. Hatta sevdanın gözü kördür derler. Sevda zaten siyah demek, bir de kara sevda derler. Yani kapkara bir aşk anlamında...
Koyucasına, delicesine, ölürcesine sevdalanmak... Kişi sevdalandığı her neyse dünyaya, bütün mevcudata onun bakış açısıyla bakar. Sevdalandığı her neyse işte kişiye her şey onu hatırlatır.
Eğer bu sevda Allah'a ise o zaman her şey sana Allah'ı hatırlatır.
Ve içindeki fıtrat şöyle haykırır;
"Başımı kaldırdım gökyüzündeki sonsuz ihtişam, trilyonlarca galaksilerin ve trilyarlarca yıldızların ince bir hesap üzerine hareket etmesi bana seni hatırlatıyor...
358 milyon kilometreden gelen, ne donduran ne de yakan, tüm canlıların hayat kaynağı olan güneşin ısısı ve ışığı bana seni hatırlatıyor...
Geceleyin baktım gökyüzüne karanlıktı... Ama bir gece lambası unutulmamıştı. 150.000 kilometreden dünyayı aydınlatacak, yer çekim kanununu dizayn edecek, okyanusları gel-gide sevk edecek ay'a baktım bana seni hatırlatıyor...
Sarsılmaz, yerinden oynamaz, simetrik, nice ormanlara, hayvanlara ev sahipliği yapan, yeryüzünün balans ayarı olan, dağlara baktım bana seni hatırlatıyor...
Sonbaharda hüzünlenip dökülen yapraklara, ilkbaharda kuru dallardan hayat fışkıran ağaçlara, rengârenk açan çiçeklere, hepsi ayrı bir nağme ile ötüşen böceklere, birbirinden farklı birbirinden mükemmel gökyüzünde kanat çırparak süzülen kuşlara baktım bana seni hatırlatıyor...
Ölü toprağa hayat veren, nice göllerin göletlerin, derelerin ırmakların, çayların pınarların şelalelerin, denizlerin okyanusların ve sonsuz deryaların kaynağı olan a bu hayat rahmetine baktım bana seni hatırlatıyor...
Hiçbir kameranın yarışamayacağı, bedavadan verilmiş gözlerime baktım, belli bir desibele ayarlanmış her şeyi işten kulaklarıma baktım, oksijeni içine çeken burnuma baktım, inci gibi döşenmiş parmaklarıma baktım, gideceğim yerlere götüren ayaklarıma baktım, tıkır tıkır usanmadan atan, damarlarıma kan pompalayan kalbime baktım, damarlarımdaki ihtişama içindeki alyuvarlara akyuvarlara, milyonlarca hücrelere, trombositlere, moleküllere baktım bana seni hatırlatıyor...
Ciğerlerim için ayarlanmış %21 oranındaki oksijene baktım bana seni hatırlatıyor.
Çeşit meyvelere sebzelere, nice bağlara bahçelere mahsullere baktım bana seni hatırlatıyor.
Akan ırmakların şırıltısı, bitkilerin hışırtısı, delicesine esen rüzgârın hırıltısı bana seni hatırlatıyor...
Binaenaleyh, evrendeki kusursuz düzen bana seni hatırlatıyor... Bize her şey rabbimizi hatırlatıyor... Hastalık sağlık, Varlık yokluk, zenginlik fakirlik, seller felaketler, afetler depremler velhasıl her söz ve her cümle; göklerin ve yerin tek hâkimi olan âlemlerin rabbi olan Allah'ı hatırlatıyor.
Öyleyse Allah'tan başka hiç kimseye mutlak anlamda minnet borcumuz yoktur. Varlığımız kimsenin varlığına bağlı değildir. Varlığımız Allah'tandır. O vakit en çok tazime layık yegâne varlık Allah'tır.
Maddesi ile manasıyla, bize yüce zatını hatırlatan, tüm hayata bu gözle baktıran Allah'a sonsuz kere hamdolsun.
Her zaman her yerde Allah'ı hatırlamak dilekleriyle...