Pınar KOCAMAN
Köşe Yazarı
Pınar KOCAMAN
 

ÖMÜR DEDİĞİMİZ ŞEY, KÜSECEK KADAR ÇOK MU?

Hani eski şarkılar bir başkaydı denir ya, işte, İlter Yeşilay’ın sözlerini yazdığı eserde geçen bir bölüm var ki, gerçekten de insana bir başka hissettiriyor… “Nasıl olsa her şeyin zamanla sonu yok mu? Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu?” İnsan şöyle bir dönüp baksa yaşadıklarına, bu dünyalık her şeyin, zamanla bir sonu olduğunu görür. Çünkü kendisi gelip geçici olan bir dünya da, geçmeyen hiç bir şey yoktur. Yunus Emre bu hali, dizelerinde şöyle anlatmış bize; “Ne dem baki, ne gam baki, Bu da geçer Ya Hu!” Öyle ki nice yaşanmış hayatlar vardır ki; (aslında hakkıyla hiç yaşanmamışlardır) dönüp bir baksa insan, ne kalmıştır ellerinde, kavgalardan, küslüklerden geriye? Gelip geçici dünyalık hırsları, haklı olma arayışları, “benim dediğim doğru, ben bilirim, ben haklıyım” çırpınışları ve bu beyhude telaşları, sahiden ne kazandırmıştır insana? İçinde durmadan bir ateş yanıyorsa, cehennem azabı gibiyse günlerin, gecelerin ve kalbin de buruksa, o vakit ne fark eder kim haklıysa? Kırmışsan eşini, dostunu, kardeşini, yıkmışsan Gönül evini, mal mülk sevdasına harcamışsan sevgileri, hiç rahat uyur musun yatağında? Gökkubbede bir hoş Seda bırakmak yerine, kavgayı, öfkeyi, kini, nefreti beslemişsen, sevdiklerine küsmüş, dünyalık hırslarla gurur yapmış, kibrinden arınmamışsan, işte O vakit, karanlığın içinde kaybolmuşsun demektir! Eğer böyleyse; Bir mağaraya dönmüş yüzünü, arkasında duran pırıl pırıl gökyüzünden, güneşten bi haber, karanlıklar içinde, kendi kendine azap eden kişinin durumu gibidir halin… Şimdi farket ve yüzünü Aydınlığa dön! Sevginin gücünü hisset… Parçala egonu, gururunu, kavgalarını ve tuttuğun tüm hesaplarını… Dünya denilen aleme gelirken aldığımız ilk nefesle son nefes arasında geçen bir An’dan ibaretse ömür; Bir daha sor bakalım yüreğine; ÖMÜR DEDİĞİMİZ ŞEY, KÜSECEK KADAR ÇOK MU?   *** GÜZEL SEVMELİ… Kimi der ki; “Güzeli sevmeli” Hayır, hayır… Güzel sevmeli! Kırmadan, yormadan, incitmeden, Tertemiz Gönül’den gelmeli… Bakmalara doyulmayan Dokunmaya kıyılmayan, Nadide bir çiçek gibi, Özenle, için titreyerek sevmeli… İyi tanımalı çiçeğini, halini görmeli! Ne susuz bırakıp soldurmalı, Ne de haddini aşıp suda boğmalı! Bir kelebek misali, avucu apaçık bırakmalı! Öyleki, ne Sahip ol, ne de Köle, Sadece Hisset en derininde… Duru bir su gibi aksın yüreğinde, Katıksız, Hesapsız Sevmeli Gönlünce…
Ekleme Tarihi: 23 Şubat 2024 - Cuma

ÖMÜR DEDİĞİMİZ ŞEY, KÜSECEK KADAR ÇOK MU?

Hani eski şarkılar bir başkaydı denir ya, işte, İlter Yeşilay’ın sözlerini yazdığı eserde geçen bir bölüm var ki, gerçekten de insana bir başka hissettiriyor…
“Nasıl olsa her şeyin zamanla sonu yok mu?
Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu?”
İnsan şöyle bir dönüp baksa yaşadıklarına, bu dünyalık her şeyin, zamanla bir sonu olduğunu görür. Çünkü kendisi gelip geçici olan bir dünya da, geçmeyen hiç bir şey yoktur.
Yunus Emre bu hali, dizelerinde şöyle anlatmış bize;
“Ne dem baki, ne gam baki,
Bu da geçer Ya Hu!”
Öyle ki nice yaşanmış hayatlar vardır ki; (aslında hakkıyla hiç yaşanmamışlardır) dönüp bir baksa insan, ne kalmıştır ellerinde, kavgalardan, küslüklerden geriye?
Gelip geçici dünyalık hırsları, haklı olma arayışları, “benim dediğim doğru, ben bilirim, ben haklıyım” çırpınışları ve bu beyhude telaşları, sahiden ne kazandırmıştır insana?
İçinde durmadan bir ateş yanıyorsa, cehennem azabı gibiyse günlerin, gecelerin ve kalbin de buruksa, o vakit ne fark eder kim haklıysa?
Kırmışsan eşini, dostunu, kardeşini, yıkmışsan Gönül evini, mal mülk sevdasına harcamışsan sevgileri, hiç rahat uyur musun yatağında?
Gökkubbede bir hoş Seda bırakmak yerine, kavgayı, öfkeyi, kini, nefreti beslemişsen, sevdiklerine küsmüş, dünyalık hırslarla gurur yapmış, kibrinden arınmamışsan, işte O vakit, karanlığın içinde kaybolmuşsun demektir!
Eğer böyleyse;
Bir mağaraya dönmüş yüzünü, arkasında duran pırıl pırıl gökyüzünden, güneşten bi haber, karanlıklar içinde, kendi kendine azap eden kişinin durumu gibidir halin…
Şimdi farket ve yüzünü Aydınlığa dön! Sevginin gücünü hisset…
Parçala egonu, gururunu, kavgalarını ve tuttuğun tüm hesaplarını…
Dünya denilen aleme gelirken aldığımız ilk nefesle son nefes arasında geçen bir An’dan ibaretse ömür;
Bir daha sor bakalım yüreğine;
ÖMÜR DEDİĞİMİZ ŞEY, KÜSECEK KADAR ÇOK MU?
 
***
GÜZEL SEVMELİ…
Kimi der ki; “Güzeli sevmeli”
Hayır, hayır… Güzel sevmeli!
Kırmadan, yormadan, incitmeden,
Tertemiz Gönül’den gelmeli…
Bakmalara doyulmayan
Dokunmaya kıyılmayan,
Nadide bir çiçek gibi,
Özenle, için titreyerek sevmeli…
İyi tanımalı çiçeğini, halini görmeli!
Ne susuz bırakıp soldurmalı,
Ne de haddini aşıp suda boğmalı!
Bir kelebek misali, avucu apaçık bırakmalı!
Öyleki, ne Sahip ol, ne de Köle,
Sadece Hisset en derininde…
Duru bir su gibi aksın yüreğinde,
Katıksız, Hesapsız Sevmeli Gönlünce…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.