İbrahim SERT
Köşe Yazarı
İbrahim SERT
 

HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ YALANI

Malum olduğu üzere “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” Dönemin hayvan hakları savunucularının yoğun baskısı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasının rüzgârı ile sözde Avrupa ve Amerika’dan daha ileri bir kanun olarak yapılmıştı. Karşı karşıya olduğumuz lobinin ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir bu. Bahsi geçen kanunun yapılmasında baskı yapan ve hala bunun arkasına sığınarak sokak köpeği popülasyonu üzerinden rant sağlayan çevreler ısrarla “UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” ne atıfta bulunurlar. Hatta ülkemizin yapmış olduğu aşırı ileri 5199 sayılı kanunun bu beyanname temel alınarak hazırlandığını da ifade ederler. Bu sözde beyanname günümüzde birçok belediyenin ve devlet kurumunun internet sayfasında hayvanseverlere şirinlik yapmak maksadı ile yayınlanmaktadır. İşin en üzücü tarafı yasama organımız TBMM tarafından uydurma Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 14. maddesi Genel Gerekçe olarak gösterilebilmiştir. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” Başlıklı 1978 tarihli metin, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmış ve milletlerarası statüde geçerliliği bulunan bir bildiri değildir. “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” (The Universal Declaration of Animal Rights) başlıklı metnin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1978 yılında kabul edilen milletlerarası anlaşma statüsünde geçerliliğe sahip olduğu yönünde yaygın bir yanlış algı mevcut. Türkiye’de hayvanları korumaya yönelik bir milletlerarası sözleşme/düzenlemeden bahsedecek olursak bunun “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye söz konusu sözleşmeyi, 18 Kasım 1999 tarihinde imzalamış, 28 Kasım 2003 tarihinde ise onaylamıştır. Hayvanların korunması ile ilgili bunun dışında ülkemizin imzaladığı ve yürürlüğe koyduğu başka bir sözleşme bulunmamaktadır. 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” ilk olarak Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 18.10.1995 tarih ve B.02.0.KKG/101-915/4778 sayılı yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş olsa da 01.07.2004 tarih ve 25509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.  Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün belirtilen yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan genel gerekçede 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’te UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) merkezinde yayınlanan “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” gösterilmiştir. Gerekçede “…katılmaya hazırlandığımız Avrupa Topluluğu üye ülkeleri ise adı geçen beyannamenin 14’üncü maddesi gereğince ülkelerinde hayvanları koruma açısından önemli adımlar atmışlardır” şeklinde bir açıklamaya yer verilmiştir. Ancak gerçekte kanunun genel gerekçesinde adı geçen UNESCO beyannamesi yoktur! Bu uyduruk metin sadece UNESCO’da okundu. Ne UNESCO ne de BM tarafından kabul edilmedi. UNESCO'nun veya Birleşmiş Milletler’ in kabul gördüğü veya yayınladığı hayvanlarla ilgili herhangi bir resmi beyanname mevcut değil. Günümüzde internette “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” adıyla dolaşan 14 maddelik uyduruk metin 1972’de UNESCO’da George Heuses’in okuduğu ilk metnin düzeltilmiş halidir. Dikkat edin bu metinde amaç hayvanları korumak değil, “hayvanlar adına eşitlik hakkı başta olmak üzere temel hakları” belirlemektir. Bu konuyla alakalı sorun yaşamayan gelişmiş dünya ülkeleri başıboş hayvan konusunu çözerken Hayvan Refahını esas alır. Zaten Hayvan hakkı denen şey dünyada sadece radikal hayvan örgütleri ve radikal vegan örgütleri tarafından savunulur. Bu hayvanın insanla eşit olduğu yaklaşımını taşır. Ancak tüm gelişmiş ülkelerin uyguladığı yöntem “hayvan refahı” denen kavramdır. Türkiye’deki hayvan örgütleri yıllardır meclisi, milletvekillerini ve bakanları “Evrensel hayvan hakları beyannamesi” isimli o uyduruk metinle bilerek/bilmeyerek baskıladılar. Hayvanların refahını sağlamak, yaban hayatını korumak bizim görevimizdir. Bununla alakalı gerekli yasal düzenlemeler yapılarak denetlenmelidir. Uygar dünyanın evcil, besi ve yaban hayvanlarına yönelik yasal düzenlemelerin temeli “Hayvan Refahı” kavramıdır. “Hayvan Haklar ve İnsan- Hayvan Yaşam Hakkı Eşitliği” zırvaları radikal ve terör bağlantılı hayvan hakları aktivist gruplarının iddialarıdır. IŞİD veya PKK’dan din veya halkçılık öğrenmeyeceksek, bu radikal örgütlerden de hayvan hakları öğrenecek değiliz.
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2023 - Perşembe

HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ YALANI

Malum olduğu üzere “5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” Dönemin hayvan hakları savunucularının yoğun baskısı ve Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasının rüzgârı ile sözde Avrupa ve Amerika’dan daha ileri bir kanun olarak yapılmıştı.

Karşı karşıya olduğumuz lobinin ne kadar güçlü olduğunun göstergesidir bu. Bahsi geçen kanunun yapılmasında baskı yapan ve hala bunun arkasına sığınarak sokak köpeği popülasyonu üzerinden rant sağlayan çevreler ısrarla “UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” ne atıfta bulunurlar. Hatta ülkemizin yapmış olduğu aşırı ileri 5199 sayılı kanunun bu beyanname temel alınarak hazırlandığını da ifade ederler.

Bu sözde beyanname günümüzde birçok belediyenin ve devlet kurumunun internet sayfasında hayvanseverlere şirinlik yapmak maksadı ile yayınlanmaktadır. İşin en üzücü tarafı yasama organımız TBMM tarafından uydurma Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 14. maddesi Genel Gerekçe olarak gösterilebilmiştir.

Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” Başlıklı 1978 tarihli metin, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti tarafından imzalanmış ve milletlerarası statüde geçerliliği bulunan bir bildiri değildir. “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” (The Universal Declaration of Animal Rights) başlıklı metnin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1978 yılında kabul edilen milletlerarası anlaşma statüsünde geçerliliğe sahip olduğu yönünde yaygın bir yanlış algı mevcut.

Türkiye’de hayvanları korumaya yönelik bir milletlerarası sözleşme/düzenlemeden bahsedecek olursak bunun “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye söz konusu sözleşmeyi, 18 Kasım 1999 tarihinde imzalamış, 28 Kasım 2003 tarihinde ise onaylamıştır. Hayvanların korunması ile ilgili bunun dışında ülkemizin imzaladığı ve yürürlüğe koyduğu başka bir sözleşme bulunmamaktadır.

5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” ilk olarak Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 18.10.1995 tarih ve B.02.0.KKG/101-915/4778 sayılı yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş olsa da 01.07.2004 tarih ve 25509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.  Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün belirtilen yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan genel gerekçede 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’te UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) merkezinde yayınlanan “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” gösterilmiştir. Gerekçede “…katılmaya hazırlandığımız Avrupa Topluluğu üye ülkeleri ise adı geçen beyannamenin 14’üncü maddesi gereğince ülkelerinde hayvanları koruma açısından önemli adımlar atmışlardır” şeklinde bir açıklamaya yer verilmiştir. Ancak gerçekte kanunun genel gerekçesinde adı geçen UNESCO beyannamesi yoktur!

Bu uyduruk metin sadece UNESCO’da okundu. Ne UNESCO ne de BM tarafından kabul edilmedi. UNESCO'nun veya Birleşmiş Milletler’ in kabul gördüğü veya yayınladığı hayvanlarla ilgili herhangi bir resmi beyanname mevcut değil. Günümüzde internette “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” adıyla dolaşan 14 maddelik uyduruk metin 1972’de UNESCO’da George Heuses’in okuduğu ilk metnin düzeltilmiş halidir. Dikkat edin bu metinde amaç hayvanları korumak değil, “hayvanlar adına eşitlik hakkı başta olmak üzere temel hakları” belirlemektir.

Bu konuyla alakalı sorun yaşamayan gelişmiş dünya ülkeleri başıboş hayvan konusunu çözerken Hayvan Refahını esas alır. Zaten Hayvan hakkı denen şey dünyada sadece radikal hayvan örgütleri ve radikal vegan örgütleri tarafından savunulur. Bu hayvanın insanla eşit olduğu yaklaşımını taşır. Ancak tüm gelişmiş ülkelerin uyguladığı yöntem “hayvan refahı” denen kavramdır. Türkiye’deki hayvan örgütleri yıllardır meclisi, milletvekillerini ve bakanları “Evrensel hayvan hakları beyannamesi” isimli o uyduruk metinle bilerek/bilmeyerek baskıladılar.

Hayvanların refahını sağlamak, yaban hayatını korumak bizim görevimizdir. Bununla alakalı gerekli yasal düzenlemeler yapılarak denetlenmelidir. Uygar dünyanın evcil, besi ve yaban hayvanlarına yönelik yasal düzenlemelerin temeli “Hayvan Refahı” kavramıdır. “Hayvan Haklar ve İnsan- Hayvan Yaşam Hakkı Eşitliği” zırvaları radikal ve terör bağlantılı hayvan hakları aktivist gruplarının iddialarıdır. IŞİD veya PKK’dan din veya halkçılık öğrenmeyeceksek, bu radikal örgütlerden de hayvan hakları öğrenecek değiliz.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirinsesi.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.